AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ

Gelelim Erbakan'ın -bizim çocuklar-ından Erdoğan'a. Bilinir ki boynuz kulağı geçer. Burada da böyle olmuştur. Erbakan döneminde İsrail ile sürat kazanan kurumsal ilişkiler AKP hükümeti döneminde daha da hız kazanmıştır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Cumhurbaşkanı Simon Peres arasında Davos'ta yaşanan "one minute" tartışması (tiyatrosu) dünya kamuoyunda ses getirmiştir. Peki, sonuçta ne olmuştur. İsrail ile güya ilişkiler gerilmiş hatta askıya alınmıştır. Nümayişler yapılmış, kamuoyu ayağa kaldırılmıştır. Söz planında, propaganda planında ne varsa yapılmıştır. Bu işin söz planıdır. İşin özü ise çok farklıdır. İcraat planında söz istikametinde bir şey yapılmamıştır. Erbakan döneminde yapılan açık ve gizli her türlü anlaşma devam etmektedir. Hatta askeri stratejik anlaşma bile aynen devam etmektedir. Filistin'de masum halkı bombalayan İsrail pilotları bu anlaşma marifetiyle Konya semalarında eğitim almaktadır. İsrail, insani yardım gemilerimize saldırıp pervasızca vatandaşlarımızı şehit etmesine rağmen iki ülke arasındaki ilişkiler daha da artmaktadır. İsrail Gazze'yi bombalarken, AKP hükümeti basında da yer aldığı üzere, İsrail'e ihale verebilecek kadar cüretkâr davranabilmektedir. Güya boykot ilan edilmesine rağmen İsrail devlet istatistik kurumundan yapılan açıklamaya göre, 2010 yılının ilk yedi ayında İsrail-Türkiye ticaretinde %30 artış olmuştur.
Yüce milletimizden, onun temsil yeri olan TBMM'den gizlenen maddeler ile ne yapılmak istenmektedir. İsrail'in "Arzu Mevud' emellerini yani Güneydoğu Anadolu bölgemizde hak iddiasını da hesaba katacak olursak devletin yönetimini elinde bulunduran siyasilerin gaflet ve dalalet içinde oldukları görülecektir.
İşte 12 Eylüldeki referandum ile oylanacak Anayasa değişiklik paketine bu pencereden bakılmalıdır. Referandumun halktan kaçırılan maddeleri yüksek yargıyı teslim alma ve siyasetin emri altına verme maddeleridir. Bir başka ifade ile dış güçlerin taleplerini daha rahat icra edecek ortamı oluşturmaktır.
Yağma yok, bir taraftan İsrail ile her türlü ekonomik, siyasi ve askeri işbirliğine gideceksin; diğer taraftan millete karşı tiyatro oynayacaksın, artık mızrak çuvala sığmıyor. Evet, çekirge bir sıçradı, iki sıçradı ama üçüncü 12 Eylül günü olacaktır.