Balbay – MHP- BDP kavgası penceresinden görülenler

Balbay – MHP- BDP kavgası penceresinden görülenler

27 Temmuz 2007 tarihinde başlayan Ergenekon süreci, tam 6. yılında. Bu süre zarfında Ergenekon süreci Türkiye’nin gündemine damgasını vurdu. Ve nihayet sürecin sonuna gelindi.
Bu süreç bir hukuk süreci miydi, yoksa siyasi bir süreç miydi? Sosyal medyada tartışılan konu bu. Ne kadar acı değil mi?
Mülkün temeli olması gereken ‘hukuk ve insan hakları iddiaları’ maalesef artık kimseye güven vermiyor. Düşünebiliyor musunuz bu davada yargılanan Mustafa Balbay'a 34 yıl hapis cezası veriliyor. Ardından bir ay geçiyor veya geçmiyor Mustafa Balbay'ın uzun tutukluluk süresiyle ilgili Anayasa Mahkemesine başvurmasıyla birlikte tahliyesine karar veriliyor.
Bir tarafta verilen 34 yıl ceza.
Diğer tarafta seçilme hakkı verilen ama seçildiği zaman bu hakkını kullanamama.
Ayrıca dört yıl dokuz ay çekilen mahkûmiyet.
Ve neticede tahliye
Şimdi gelin bu dört maddeyi yan yana getirmeye çalışın ve sorun hukuk bunun neresinde.
Mağduriyet sadece Sayın Balbay’la sınırlı değil, peki mahkûm olan şahıslar ve kurumların vebalini kim üstlenecek.
Bu kadar insanın hak gaspı, kurumların imaj kaybı, ezcümle ülkemizin kaybettiği yılların hesabı verilecek maddi tazminatlarla ödenmiş olacak mı?
Bu kadar büyük çapta kayıpların yaşandığı sürecin sorumluları pişkin pişkin kalkıp bizde bu tahliyelerden memnun olduk diyecekler. Artık canavarla parçalamak sonra da gelip birlikte ağlamak bir karakter olmuş durumda.
Bu tablo bağımsız bir devletin görüntüsü olamaz. Ülkemizi hukukun değil de pazarlıkların hâkim olduğu bir sahaya çevirenler bunun hesabını nasıl verecekler acaba?
...
Meclis Genel Kurulu’nda Bütçe Görüşmesi tutanaklarından “Kürdistan” kelimesinin çıkarılması için mecliste yumruklar havada savruldu.
MHP’li vekiller sanki ilk defa Kürdistan ifadesi ile karşılaşıyormuş gibi tepki verdiler. Hem de ne tepki! BDP’li vekiller ile MHP’li vekiller birbirlerine girdiler.
El insaf! Yahu bu süreç neredeyse hedefine ulaşma noktasına geldi, MHP’nin yeni mi aklı başına geldi acaba?
Oslo sürecinden beri gizli ve açık Apo ile görüşmeler, Kandil ile mektuplaşmalar kırla gidiyor.
Yetmedi, sayın başbakanın 16 Kasım 2013 günü Diyarbakır’da Erdoğan - Barzani buluşması, Kürdistan'ın resmi ağızlar tarafından duyurulmasıydı. Bu süreçte MHP halktan aldığı desteğin gereğini yerine mi getirdi?
O gün bugün MHP’nin hiç sesi çıkmıyordu.
Hatta demokratik açılım adı altında, millet olma gerçeği göz ardı edildiğinde MHP’nin sesi çıkmadı.
Seçimlerin yaklaştığı şu süreçte yapılanlar oy avcılığıdır.
Bütün bu gelişmeler olurken halkla buluşup ey milletim, ‘sizi bölmeye çalışıyorlar’ demediler, halkı oynanan oyunlar konusunda bilinçlendirmediler. Şimdi kalkmış hem de mecliste kavga ediyorlar. TBMM kavga yeri değildir. Burada kaba kuvveti olan değil, seçmen desteği çok olan kazanır. O halde kavga ederek, millete mesaj vermek faydadan ziyade zarar verir. Bugüne kadar ne yaparlarsa yapsınlar millet bütünlüğünü bozamadılar. Aynı iş yerinde aynı apartmanda yaşayan, hatta kız alıp veren Kürt, Türk ve diğer halklar kardeş olarak yaşadılar.
Oyunun son perdesi kardeş kavgasıdır. Bu süreç mecliste başlatılmamalıdır. Allah korusun, bu ateş TBMM dışına çıkarsa, yangının faturası çok ağır olur.
Sorunların çözümü sağduyu sahibi halkımızın gerçek milliyetçiyi gerçek halkçıyı, gerçek dindarı ve sorun değil, çözüm üreten lider ve kadroları iş başına getirmesi ile mümkün olacaktır. Bu elbette Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ve kadrosudur.