Bayrak Çekilen Gemiler Bizi Savaşa Sürükledi

Bayrak Çekilen Gemiler Bizi Savaşa Sürükledi

Suriye meselesi her yönüyle ülkemizi yakından ilgilendiriyor. Bölgedeki çatışmalar, güvensizlik ortamı ve mülteci akını, Türkiye için kritik bir gündem oluşturuyor. Peki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu konuda izlemesi gereken politika ne olmalı? En önemli önceliğimiz, Suriye’nin bölünmez bütünlüğünü savunmaktır. Çünkü Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmadıkça ne sınırlarımız güvenli hale gelir ne de ülkemizde huzurlu bir yaşam sürdürülebilir.
Geçmişte bu konuyla ilgili önemli uyarılar yapılmıştı. Örneğin, Arap Baharı Suriye’ye sıçramadan önce Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın, Esad’la iş birliği yapılması gerektiğine dair öngörüleri dikkat çekiciydi. Ancak, Türkiye o dönemde Esad karşıtı bir tutum sergileyerek Amerika’nın yanında yer aldı. Bu tercihin sonuçları ise bugün çok açık bir şekilde ortada: Mülteci krizi, bozulan komşuluk ilişkileri ve harcanan ülkemizin heba olan kaynaklar... Dahası, sınır ötesi harekâtlarda kaybolan hayatlar, bu politikanın ülkemize ne denli zarar verdiğini göstermekte.
Bugün geldiğimiz noktada, 2011’de başlayan krizin üzerinden 13 yıl geçmiş durumda. Türkiye’nin Esad’la barışı sağlamak için gerekli adımları atması şarttır. Suriye’nin toprak bütünlüğünün kaybolması demek İsrail için Arzu mevud demektir, ABD için PYD üzerinden terör koridoru demektir. Kısacası emperyalizmin bölgemizde daha yoğun işgali demektir. Tarihimizden ders çıkarmak zorundayız. Savaşa girmek an meselesidir. I. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı Devleti'nin savaşa katılımı, Alman savaş gemilerinin Türk bayrağı çekerek Rus limanlarını bombalaması sonucu gerçekleşti. Bu saldırılar, Rusya'nın 1 Kasım 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmesine yol açtı. Savaş sonucu 3 kıtadaki topraklarımızı kaybetmiş ve Anadolu topraklarına sığınmıştık. Burası bile bize çok görülmüş Mondros mütarekesine rağmen işgal hareketi başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa liderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı ve akabinde imzalanan Lozan Anlaşması ile bu topraklarda Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmayı başardık. Bugün, ülkemizi korumak ve güçlendirmek bizim asli görevimizdir.
Anadolu, Osmanlı’nın bağrında taşıdığı Türk unsurlarını ana gibi kucaklamış bir coğrafyadır. Bu topraklar son kalemimizdir ve riske atılmamalıdır. 
Birilerinin Halep kalesine Türk bayrağı çekmesi ve bazılarının buna karşı sevinç gösterisi yaparken bazılarının bundan bir kahramanlık üretmeye kalması dipsiz kuyu misalidir.