Bir Musa Çıktığı Zaman Kimlere Hesap Soracak Acaba?
Türkiye’nin de içinde olduğu Ortadoğu coğrafyasında yaşanan kaosun dozu, her geçen gün daha da artıyor. Bölgemiz adeta bir cadı kazanı gibi kaynamaya devam ediyor; İslam ülkelerinde kan ve gözyaşı sel olmuş akıyor. Güvenli bir bölge değil artık burası. Ciddi bir göç hareketi var. Bütün bu gelişmeler olurken, ABD olsun Avrupa devletleri olsun hem nalına vuruyorlar hem de mıhına. Yaşanan karışıklıklar silah sanayilerini güçlendiriyor, karlarına kar katıyorlar, bu arada insan bile kabul etmedikleri Müslümanlar birbirini kırmakla meşgul.
…
Bugünlerde gündemde en çok yer alan Mısır’daki gelişmeler.
Kamuoyuna ısrarla dikte edilmeye çalışılan sanki bir tarafın yanında olmak şartmış gibi bir hava oluşturuluyor. AKP hükümeti sıkı bir Mursi taraftarı. Takındığı tavır, yönetimi elinde bulunduran Mısır’daki Sisi tarafının tepkisini çekmiş durumda.
Dikkat edin AKP hükümeti Irak başbakanı ile de ters düşmüş durumda. Aralarındaki atışmaları hep beraber izliyoruz. Irak Başbakanı Nuri El Maliki özellikle AKP hükümetinin bölge politikalarından son derece rahatsız. Irak’ın kuzeyini de ilgilendiren Kürdistan oluşumu Maliki’yi rahatsız ediyor. Türkiye’nin politikalarını kendi toprak bütünlüğüne tehdit olarak görüyor. Yetmedi Maliki öteden beri Türkiye’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın ellerinde parçalanacağını ve bölgenin güvenliği açısından zararlı bir parçaya dönüşeceğini dillendiriyor.
…
Suriye konusunda tam bir çıkmaza giren hükümet politikası Tayyip Erdoğan’ın işini epey zora sokmuş durumda.
…
Bütün bu gelişmeler ülkemizin toprak bütünlüğünü tehdit etmektedir. Sadece Mısır değil, Suriye, Irak, Libya, Afganistan, Filistin hâsılı bütün İslam coğrafyasında akan kan ve gözyaşının muhasebesi tam yapılmalıdır.
Erdoğan, batının çifte standart uyguladığını söyleyip duruyor. Sayın Erdoğan’ın hali sokak ortasında yalnız bırakılan bir çocuğu andırıyor.
Görüldüğü gibi Erdoğan nereye elini atsa orası kuruyor.
Batıya sitem ediyor, uluslararası medyaya yükleniyor. "Mısır'da, Suriye'de, Filistin'de ölen çocukları görmesi için acaba daha ne kadar kan akması gerekiyor'' ifadesini kullanıyor.
Erdoğan’ın görmesi gereken de tam da burası.
Şayet Hollywood yaklaşımıyla halkın gazını almak için konuşmuyorsa tam da burada bir muhasebe yapması gerekir.
Her ne kadar Sayın Erdoğan’ın batı tarafından ipinin çekilip çekilmediği konuşulsa da esas olan Erdoğan eliyle Türkiye’nin ipinin çekilip çekilmediğidir.
Batının meselesi demokrasi, insan hakları, bölge barışı değildir. Batının İslam ülkeleri üzerinde hesabı vardır. Sayın başbakan diyelim bu güne kadar bunları öngöremedi, bari bundan sonra yaşadıkları acı tecrübelerden ders çıkartmasını bilmelidir.
…
Sayın Erdoğan, ciddi bir çıkmazın içerisinde.
Günümüz konjonktüründe ümidini kaybetmiş olacak ki, "Bir Musa çıkar zulmün hesabını sorar" demektedir. Sayın Erdoğan’ın başını iki elinin arasına alıp düşünmesi gerekmektedir. Bir Musa çıktığı zaman kimlere hesap soracak acaba? Bu hesap sorulacaklardan bir tanesi de kendisi olabilir mi?
Akan bu kadar kan ve İslam coğrafyasının bu kadar karışmasında kendisinin payı yok mu acaba? Özellikle Mısır’da oynanan oyunda, halkın sokaklara çıkmasında, iç savaşın derinleşmesinde AKP hükümetinin uyguladığı politikanın etkisi ne kadar olmuştur?
Kum saatinde aşağı akacak fazla bir kum kalmadığını unutmaması gerekir.