Birliğin Adresi Ehl-i Beyt’tir
Ehl-i Beyt ve Sünni kaynaklardan istifade ile kaleme alınan bu eserler konunun temeline inmekte öteden beri Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları da ortaya çıkartmaktadır. Bir tarihin aydınlatılması ve günümüze taşınması demek olan bu eserler Hz. Peygamber efendimizden başlayıp İmam Ali Hz. Fatıma ve diğer imamların hayatını en ince detayına kadar büyük bir basiretle ele almaktadır. Ehl-i Beyt'in hayatı elbette ki Kuran-ı Kerimde ve Hadisi Şeriflerde ifade edilen İslam'dır.
Bugün İslam coğrafyasında yangın vardır. Batılı emperyalist güçler bütün İslam ülkeleri üzerinde işgal projelerini gerçekleştiriyorlar. En büyük taktikleri de böl parçala yut taktiğidir. Dün Anadolu'da Hacı Bektaş, Taptuk Emre, Yunus Emre ve diğer Ehl-i Beyt nefesiyle birlik ve beraberliği husule getirmişse bugün de aynı nefese ihtiyaç vardır.
Günümüzde AKP hükümetİ tarafından açılım adı altında etnik gruplar tanınmakta onlara etnisitiye dönük ayrıcalıklar tanınmaktadır. Bu yaklaşımlar ile millet bütünlüğü parçalanmaktadır. Yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz üzerinde gözleri olanlar milletimizi bölmek ve parçalamak isteyenlerin de gayesi budur. Türklük etnik bir yapıdan ziyade bir medeniyet demektir. Osmanlı'nın inkırazı döneminde her ne kadar etnik ayrımcılık devreye sokulmak istenmişse de merhum Mustafa Kemal Atatürk'ün ulus devlet ilkesi ile milletin içindeki bu etnik grupların birliğini temin etmiştir. Lozan da millet tabiri ile Müslüman olanlar tanımlanmış, Müslüman olmayan unsurlar azınlık olarak tanımlanmıştır. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş bu konuda ki şu tespitleri şudur. “Atatürk, ne mutlu Türk doğdum diyene, demiyor. Türk'üm diyene, diyor. Yani ne olursan ol bu sözü söyledin mi o dini yaşıyorsun, o maneviyatı yaşıyorsun, o tarihi, kültürü ve siyaseti yaşıyorsun. Bu şekilde bir medeniyet oluşturuyorsun. O bakımdan batı dünyasına gittiğinizde İslam'la yani ümmetle Türk kelimesi eş anlamlıdır.” Bugün de yapılması gereken Türk toplumunun birlik ve beraberliği için kendi inancını tavizsiz yaşayabilmesi ve her inanç sahibini de olduğu gibi kabul etmesi gerektiğinin altını çizmektedir.