Bumerang
Suriye’de yaşananların etkisini daha çok görmeye başladık.
Daha dün Ceylanpınar’dan can kaybı ve yaralı haberleri geldi. Suriye tarafından sekerek gelen kurşun evinde oturan muhtarın yaralanmasına sebep oldu.
Bir söz vardır komşuda pişer bize de düşer diye. İşte yaşadığımız budur.
Sayın başbakan Suriye konusunda son günlerde konuşamıyor. Konuşmasa da bugüne kadar söyledikleri hafızalarda tazeliğini muhafaza ediyor.
Süratle gelişen olaylar her defasında AKP hükümetinin icraatlarının yanlışlığını ortaya koydu.
Sayın hükümet bu kadar yanlışı bir arada nasıl yapabilir bunu anlamak da mümkün değil, nereye elini atsa orayı karıştırıyor.
Suriye ile üst düzey dost bir dış politikadan, üst düzey düşman bir dış politikaya yıldırım hızıyla geçerek zaten tarihi bir rekor kırdılar.
Halkıyla bütünleşen Esad'ın çağrılarına kulak tıkayan hükümet isyancılara her defasında destek verdi. Suriye toprakları üzerinde hesabı olan batılı güçleri dost olarak gördü, onların ipiyle kuyuya inmek istedi.
Sonuçta viraneye dönmüş bir Suriye ortaya çıktı. Türkün kültür mirasına dünyada belki de en çok sahip çıkan bir ülke harabeye döndü. İnsanları yaşanan iç savaştan canlarını kurtarmak için vatancüda oldular. Birleşmiş Milletler bile son derece kaygılı. Mülteciler yüksek komisyonu Suriye'den günde 6 bin kişinin ülkeyi terk ettiğini, ayda 5 bin kişinin ise öldüğünü açıkladı.
Suriye’de yaşananlar Ruanda'da yaşanan soykırımı hatırlatmaya başladı. Önce sömürge haline getirdiler, sonra ülke içinde iç savaş çıkardılar. Neredeyse hiçbir devlet kurumu ortada kalmadığı için ortalık tam bir kaosa teslim edilmişti. Neticesi ise, yüzbinlerce Ruandalının ölümü ile sonuçlanmıştı. Tarihi ise 1994. İşin bir başka ilginç tarafı ABD ve Fransa’nın gelişmelere çanak tutmasıydı.
Bölge üzerinde gözü olan devletler coğrafyamızı puzzle tahtası olarak görüyorlar. Hedefleri büyük resme ulaşmaktır. Bunun için bu olmadı diğer parça deyip değişime gidiyorlar. Batının eline geçen her bir puzzle parçası kendisini seçilmiş kabul ettiği için fecaatin boyutu artıyor.
Bakın Suriye’ye; artık isyancıların kendi içinde çatışmalarına şahit oluyoruz. Özellikle terör örgütünün AKP hükümetine karşı elde ettiği üstünlük, TSK’nın adeta bölgeyi boşaltması sonucunda PKK’nın elinin rahatlaması Suriye’de ki dengeleri de değiştirdi. Türkiye’ye komşu Suriye topraklarında PYD (PKK) hâkimiyeti ele geçirmiş durumda. PYD’nin El Busra (El Kaide) ile çatışması bütün şiddetiyle devam ediyor. Genelkurmay Başkanlığı yaptığı açıklamada sınır kasabası Rasulayn'da PYD’nin kontrolü ele geçirdiğini açıkladı. PYD, Suriye sınır kapısında asılı Özgür Suriye Ordusu bayrağını indirdi.
Suriye’nin kuzeyinde bir Kürt bölgesi özerkliğinin ilanına doğru gidilmektedir.
Bu sonuçtan merkezi otoritenin gücünün azalmasına yol açan AKP hükümeti sorumludur.
Barış süreci adı altında güneydoğuda da benzer gelişmeler yaşanmaktadır.
AKP’nin Suriye politikası tam bir bumerang etkisi yapmaya başladı. Suriye politikası artık hükümeti de toprak bütünlüğümüzü de tehdit eder hale geldi. Yeni anayasa adı altında yaşanan bu gelişmeler hukuki bir zemine oturtulmak istenmektedir.
Hadi hükümet ne yaptığını biliyor, peki AKP’ye destek veren seçmen, İslam coğrafyasında akan kanların ve bölünen coğrafyanın hesabını nasıl verecek?