Büyük İstanbul Depreminin Sonuçlarını Yönetebiliriz
Büyük İstanbul depremi için kronometre çalışmaktadır. Deprem yakın zamanda beklenmektedir. Türkiye coğrafyasının % 92'si, deprem riski az veya çok bir zemin üzerindedir. Kuzey Anadolu fay hattı, Doğu Anadolu fay hattı ve Batı Anadolu fay hatları aktif durumda bulunmaktadır. Belli aralarla kendini hatırlatmaktadır. Özellikle Kuzey Anadolu fay hattında büyük depremler doğudan batıya doğru gelmektedir. 21 yıl önce, 17 Ağustos 1999 saat 03.02'de 7.4 büyüklüğünde meydana gelen Marmara depreminin etkilerini hala yaşıyoruz. Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova'da meydana gelen yıkım sonucu 17 bin 480 kişi hayatını kaybetmiş, 43 bin 953 kişi yaralanmış, yaklaşık 200 bin kişi evsiz kalmış, 66 bin 441 konut ve 10 bin 901 iş yeri yıkılmış, depremden 16 milyona yakın kişi değişik düzeylerde etkilenmiş, 285 bin 211 konut ve 42 bin 902 iş yerinde hasar tespit edilmiştir.
Bilim insanlarına göre 2034'e kadar Marmara Denizi'nde 7'den büyük bir deprem meydana gelmesi ihtimali yüzde 62. kimine göre daha geç kimine göre daha erken büyük bir İstanbul depremi bekleniyor. Can kaybı, binaların göreceği zarar, telekomünikasyon sisteminin devre dışı kalması, ulaşım, alt yapı, üst yapı sorunları, gıda sorunu, sağlık, toplanma alanları, oluşan enkazın kaldırılması ve bunun gibi pek çok problem konuşuluyor. Ancak sadece konuşulmakla kalınıyor. İstanbul'da sözde 7.5 şiddetindeki bir deprem için hazırlık yapılıyor.
Emlak ve iskanın rant ile yakın ilişkisi sebebiyle yapılanlar ne kadar doğru, hep tartışılır. Bizim önerimiz acilen "deprem bilim kurulu" oluşturulmalıdır. Bu kurul siyaset üstü olmalıdır. Parti temsilcisi gibi çalışmamalıdır. Şehircilik adına ne yapılacaksa bu kurulun onayı ve yönlendirmesi ile yapılmalıdır. Mevcut uygulamalar maalesef bilimden uzaktır. Başka sorunumuz ve yapılacak iş yokmuş gibi netameli çılgın proje olan, Kanal İstanbul projesi konuşulmaktadır. Hem depremi tetikleyecek, hem de deprem durumunda hasarı arttıracak, kurtarma çalışmalarına engel olacak bir projenin desteklenecek hiçbir yanı yoktur.
Türkiye geneline baktığımızda, insanımız iş ve aş sıkıntısı çekmektedir. İç göç azımsanmayacak seviyededir. Mecburi olarak aileler bölünmekte, nüfus dağılımındaki homojenlik bozulmaktadır. İnsanlar işinin ve aşının peşinde nüfusun, sanayi ve ticaretin yoğunlaştığı Marmara bölgesine akın etmektedir. İstanbul konusunda, taşı toprağı altın ifadesini bilmeyenimiz yoktur. Bu kabul, şehircilik ve yönetim anlayışımızın karnesidir resmen iflasın ilan edilmesidir. Oysa yurdumuzun her yanı altın haline getirilmelidir. Yine Haydar Baş hocamıza ait olan "Dar Bölge Yaygın Kalkınma Modeli" ile bu mümkün olacaktır (Dar Bölge Yaygın Kalkınma Modeli' nedir?; Prof. Dr. Haydar Baş; Milli Ekonomi Modeli).
Bu modelden bazı alıntılar ve kazanımları şunlardır:
- Sanayi tesisleri bütün yurt sathına yayılacaktır.
- Doğudan batıya olan nüfus göçünün önüne geçilecektir.
- İnsanımız kendi bölgesinde iş bulacaktır.
- İşçilik maliyetleri, nakliye giderleri çok daha ucuz olacaktır.
- Küçük çaplı atölyeler ve KOBİ'ler çevredeki ihtiyaca göre iş yapacaktır.
- Üretim ve sermaye tabana yayılacaktır.
Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet modeli ile vatandaşlık maaşı, ev hanımı maaşı, çocuk maaşı, engelli maaşı vs. ile vatandaşın alım gücü arttırılacak ve ekonomi emme basma tulumba gibi büyüyecektir.
Depreme karşı elimizi çabuk tutmalıyız. Kentsel dönüşümün yolu TOKİ'ler değildir.
TOKİ uygulamasında inşaat yapanın kazancı var, üzerine eklenen faiz var ve fiyatların piyasa fiyatlarından farkı yoktur. Oysa Haydar Baş hocamızın uygulamasında, kira öder gibi üzerine faiz konmadan maliyetine devlet tek kuruş kar almaksızın, vatandaş ev sahibi yapılmaktadır.
Böylece vatandaş sıkıntıya girmeden ev sahibi olacaktır. Sosyolojik doku bozulmayacaktır. Evler sağlam ve daha kullanılabilir olacaktır. Çevrecilik kurallarına uygun yapılanmalar ile şehircilik de seviye kazanacaktır. Dar alanlara sıkıştırılmış, mezar gibi sokaklardan ve caddelerden insanlar kurtulacaklardır.
Son söz, büyük İstanbul depremini engellemek mümkün olmasa da sonuçlarını kontrol edebiliriz. Bunun yolu, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın projelerini toptan uygulamaktan geçer. Bunun da yolu O'nun projelerini parti programı haline getiren Bağımsız Türkiye Partisinin işbaşı yaptırılmasıdır.
Deprem kaygısı olanlara duyurulur.