‘Cami Yıkarız’ Diyen Başbakan Ne Demek İstedi…

‘Cami Yıkarız’ Diyen Başbakan Ne Demek İstedi…

AKP hükümetinde tam bir akıl ve gönül tutulması yaşanıyor.

Her fırsatta din istismarı yapan AKP’nin gerçek yüzünü görmek isteyenler için aslında çok malzeme var. Gezi parkı olaylarında, camiye ayakkabılı mı girildi, ayakkabısız mı girildi tartışması gündemimizi epey meşgul etmişti.

İsterseniz cami konusu üzerinden giderek bir perde aralıyalım. Bu haftaki grup konuşmasında Sayın Erdoğan baklayı ağzından çıkartıverdi. Dedi ki, ‘gerekirse cami bile yıkarız.’

Bu sözün kamuoyunda oldukça geniş yankı bulması, aslında vatandaşın AKP icraatlarından ne kadar habersiz olduğunu gösterir. Neden diyeceksiniz; çünkü AKP’nin camiler konusunda karnesi, zayıf not dolu. AKP’yi daha yakından tanımak için bunların cami serüvenini iyi analiz etmek gerekir.

Bakınız, AKP’li Malatya belediyesinin bir icraatı. Ülkemizde alışveriş merkezleri (AVM) olan Hollanda kökenli ACT4 A.Ş.ye Cami ve Sosyal Tesisler ile birlikte bir alan satılır. Bu mekânda AVM yapılmak üzere ‘hal camisi’ yıkılır. Demek AKP’nin kültüründe AVM için cami yıkmak da varmış.

Bir başka örnek ülkemiz tarihinde bir ilk olan Kur’an Kursunu yıkmaları. Burası bir vakıf arazisi üzerinde olmasına rağmen, cemaatin bütün itirazlarına karşı biber gazı da kullanılarak Kasımpaşa'daki Büyük Piyale Kur’an Kursu yıkılır. Üstelik mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı olmasına rağmen. Çok ilginçtir, bu tarihten tam 5 gün sonra Akdamar Kilisesinin açılışı yapılacaktır. AKP bu icraatı ile acaba ne mesaj vermek istemiştir.

Verilmek istenen mesajı daha iyi anlamak için şu örneği iyi bakmak gerekir.

İzmir, Alaçatı’da 1874 yılında kilise olarak inşa edilen yapı, 1923 yılında Rumların İzmir’i terk etmesinden sonra Atatürk döneminde ‘Pazaryeri Camii’ adı ile camiye çevrilir. 2001 yılında Tayyip Erdoğan’ın iktidarı döneminde ise bakın neler olur. Camideki ikonalar açığa çıkarılır. Rum Patriği Bartholomeos ve yanındaki papazlar camiye girerler ve Ortodoks ayini yaparlar.

AKP’nin cami serüveni bu; peki Müslümanlara karşı tutumu ne?

Bir de bunu irdeleyelim.

Güncel olması hasebiyle Suriye’ye bakalım. Kadim dostumuz Suriye’ye karşı namlu doğrultmak ne anlama gelmektedir. Ortadoğu coğrafyasını işgal sürecinde Haçlıya destek vermeleri nasıl yorumlanmalıdır?

‘Asekirullah’ ünvanına sahip olan Türk milleti, nasıl bu hallere düşürülmüştür?

Adı İslam’la eşdeğer olan Türkler, haçlının safında Müslümana karşı niçin namlu doğrultmuştur?

Bütün bunlar, ülkemizin ve milletimizin imajını sıfırla çarpan AKP hükümeti döneminde gerçekleşmiştir.

Sırtını batılı müttefiklerine dayadığını zanneden hükümetin güvendiği dağlara kar yağmıştır. Cenevre konferansına hazırlanan Suriye’nin temel şartlarından birisi, ülkesini harabeye çeviren devletlerden tazminat talep etmek. Başta Türkiye’yi suçlayan Suriye, 100 milyar dolar kaybı olduğunu söylüyor.

Batının kendisine yeşil ışık yaktığı Esat, yarın bir de canını kaybeden 100 bin insanı için ve iltica edip mağdur olan milyonca insanı için de tazminat istemeye kalkarsa bunu ödeyecek mali ve vicdani gücü AKP hükümeti nereden bulacaktır acaba?