“Çanakkale Zaferi” Türk gençliğinin mührünü taşıyor
Çanakkale Savaşı her ne kadar I. Dünya Savaşı sırasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebesi olsa da, bu savaş bir haçlı işgal hareketidir.
...
18 Mart Çanakkale Zaferi, tam da bitti dendiği zaman diliminde Türk milletinin yeniden ayağa kalkış destanıdır. Vatanımıza karşı en güçlü saldırıyı planladıkları 18 Mart 1915 günü Birleşik Donanma en ağır kayıplara uğratılmış ve işgalci deniz harekâtına son verilmiştir.
Denizden gelen saldırıların durdurulmasından sonraki ikinci önemli gelişme, 57. alayın efsanevi mücadelesidir. Yarbay Mustafa Kemal, 19. tümen komutanıdır. Çanakkale Kara Muharebelerinin başladığı gün olan 25 Nisan 1915 sabahı bir emir almadığı halde, düşman çıkartmasını haber alır almaz yanına 57. Alay'ı ve bir dağ bataryasını alarak, kişisel inisiyatifiyle harekete geçer. Hedef Çanakkale savaşının kaderini belirleyecek olan Conkbayırı'dır. Conkbayırı'nda kendisinden yaklaşık 2-3 kat daha büyük olan Anzak birliklerine karşı taarruza geçilir. Evet, çok kayıplar verilir ama vatan mücadelesinde önemli kazanımlar elde edilir.
...
Çanakkale savaşı her ne kadar Birinci Dünya savaşı kapsamında gerçekleşmiş olsa da asıl olarak bir haçlı savaşıdır. Dünyanın dört bir tarafında Hristiyan din adamları öncülüğünde teşvik edilen silahlı güçler ülkemizin üzerine üşüşmüşlerdir. Askeri anlamda değerlendirildiğinde üstünlük işgalci gücün elindedir. Savaş süresince Mehmetçiğimiz toplu olarak şehadet şerbeti içmektedir. Öyle ki yurdun dört bir kenarından yaşı 13-15 olan çocuklar bile silah altına alınmıştır. Anneler, kuzularını kınalayarak cepheye göndermektedir. Anneler, düşman çizmesi altında ezilmektense kınalı kuzularını kurban etmeyi tercih etmektedir. Çanakkale savaşı Türk gençliğinin ölüm kalım mücadelesiydi. Çoluk çocuk, bütün millet seferber olmuştu. O sene başta liseler olmak üzere pek çok okul mezun bile veremez. Bu acı; acı olduğu kadar da gurur verici tabloyu bu millet yaşamıştır.
Mezun veremeyen okullardan birisi de, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’dir. Tıbbiyeliler askerlerin tedavilerini yaparlar. Tıbbiyeli öğrenciler ise, cephelerde savaşırlar. Tıbbiye bir yıl eğitim verememiştir. 1915 yılında okula başlayan tıp öğrencilerinin hepsi şehit düştüğü için 1921 de Tıbbiye bir kişi bile mezun verememiştir.
...
Ezcümle bugünlere kolay gelinmemiştir. Askeri olarak milletimizi mağlup edemeyenler, işgal için siyasi, kültürel ve ekonomik olarak saldırıya geçmişlerdir.
Batının gözü yaşadığımız coğrafyanın üzerindedir. Her fırsatta bu gayelerini gerçekleştirmek istemişlerdir. Ardı ardına yapılan haçlı savaşları ile gayelerine ulaşamamışlardır. Ancak vazgeçmemişlerdir. Yaşanan Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki İslam ülkelerinin işgali ardından yaşanan Arap baharı da hep bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Yaşadığımız sıkıntılı süreçten kurtulmanın yolu da, karabasan gibi ülkemizin üzerine çöken karabulutların kodlarını çözmekten geçer.