Cumhuriyet Nedir?
Cumhuriyetimizin 97. yılını bayram coşkusu içinde yaşadık.
Anıtkabir yine rekor sayıda ziyaretçilerle dolup taştı. Duygulu anlar yaşandı. İnsanlar Atamızın huzurunda Fatihalar okudular.
Biz, milli bayramların ne anlama geldiğini Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdan öğrendik.
Hocamız hep çocukluk yıllarını anlatır ve siyasi partilerin bayram günlerinde şarkılarla türkülerle kutlama yaptığını anlatırdı. Son dönemde bu geleneğin ortadan kalkması onu üzerdi. Onun talimatı ile BTP teşkilatları Cumhuriyet bayramını şenlik içinde kutlamaya başladılar.
Hemen belirtmemiz gerek, hocamız milli bayramlara çok önem verirdi. Israrla üzerinde durduğu tespiti -dini bütünlük ve milli bütünlüğün birbirini tamamladığını ve eşgüdüm yürüdüğünü- ifade eder ve bunun gereği gibi yaşardı. Sıradanlaşmış milli bayramlar onunla gönüllerde bir anlam kazanmaya başladı.
Hocamızın bir başka tavsiyesi bayram günlerinde evlerimize bayrak asmamızı salık verirdi. -Eğer siz evlerinize bayrak asmazsanız yabancılar gelir evlerinize kendi bayraklarını asarlar- demiştir.
Geçtiğimiz yıl (2019) Cumhuriyet Bayramında, Trabzon Fatma Baş Koleji'nin önündeki meydanda çok muhterem Haydar hocamızın katılımıyla davul-zurna, kemençe eşliğinde horon vurmuştuk.
…
Cumhuriyetin manasını iyi kavramamız gerek.
Cumhuriyet, özünde millet iradesinin olduğu yönetim şeklidir.
Cumhuriyet demek, sadece bir şahsın ve bir zümrenin değil bütün milletin iradesinin yönetimde söz sahibi olmasıdır.
Atatürk o günkü koşullarda isteseydi kendisi padişah olurdu, o gün isteseydi kendisi kral da olabilirdi, tek adam da olabilirdi. İstemedi, milletin iradesinin ifadesi olan TBMM’i esas kabul etti. 23 Nisan 1920'de açılan meclisin duvarına Şûrâ suresinden "İşlerini istişare ile yürütürler" mealindeki ayeti kerimeyi bir levha halinde astırdı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk her yetkiyi milli iradenin tecelli ettiği meclisten alıyordu.
Atatürk'ün bütün hesabı, bağımsız Türkiye’ye ulaşmak ideali üzerinde yoğunlaşmıştı. Hatta Cumhuriyetin ilanının niçin 29 Ekimde olduğuna dair verdiği cevabı da manidardır.
Bilindiği gibi Mondros mütarekesi 30 Ekim tarihinde imzalanarak Osmanlı Devleti yok sayılmış; Osmanlı Devleti işgal edilmiştir. Hükümet ve saray teslimiyeti kabul etmiştir, Atatürk daha o günden milli mücadeleye karar vermiştir. Cumhuriyeti 29 Ekimde Montro’nun yıldönümünden bir gün önce ilan ederek, -tarihten silinmek istenilen milletimizin öcünün alındığını- ifade etmiştir.
-Sizden bir gün öndeyim. Ben 30 Ekim’i tanımıyorum ama siz 29 Ekim’i tanıyacaksınız- demiştir.
-Geldikleri gibi giderler- demiştir, Samsun’a çıkmıştır, Havza’ya, Amasya’ya gitmiştir. Erzurum ve Sivas kongrelerini toplamıştır. Milli egemenliği hâkim kılmak için, dur durak bilmeden mücadele etmiştir.
Osmanlının yıkılan harabeleri üzerine Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur.
…
Ne yazık ki, saltanat - cumhuriyet mücadelesi ile halk üzerinde algı yönetimi yapılmıştır. Saltanat dini bir kurum gibi gösterilmiştir. Atatürk dine karşıymış gibi propaganda yapılmıştır. Böylesi devasa bir algı operasyonu, uzun yıllar milletin üzerine bir sis bulutu gibi çökmüştür. İşte bu kara bulutu da dağıtan Prof. Dr. Haydar Baş hocamız olmuştur. -Atatürk vatandır, Atatürk bayraktır, Atatürk tam bağımsızlıktır, Atatürk birleştirici harçtır- sözü hocamıza aittir.
Cumhuriyet'in ne olduğunu anlamak için, Atatürk'ü tanımak gerek. Atatürk kimdir bunu anlamak için, Haydar Baş’ı ve Onun -Hoş Geldin Atatürk- eserini iyi özümsemek lazım.