Devlete Baş Gerek
Sonuç hiç de Fukuyama'nın dediği gibi olmamıştır. Bugün bütün insanlık liberal kapitalizmin çarkları arasında sıkışıp kalmış ve inim inim inlemektedir. Ekonomik bunalım almış başını gitmiştir. Yaşanan bu keşmekeş tablo Türkiye'de, Avrupa'da, Amerika'da ve bütün dünyada söz konusudur. İnsanlar arasında gelir dağılımındaki adaletsizlik had safhadadır. Nüfusun %99'unu teşkil eden halkın geçimini temin edememesi, aynı zamanda sömürü çarklarının yavaşlamasına hatta yer yer durmasına da sebep olmuştur. Davos dâhil olmak üzere, paranın baronları bu çöküşe bir çözüm bulamamaktadır.
Tespitleri sayarken Samuel Hungtington'un; “Medeniyetler Çatışması” tezini de ifade etmemiz gerekir. Yüzyıllardan beri süregelen haçlı işgalleri dur durak bilmemiştir. Amerikan başkanı baba Bush tarafından da ifade edildiği üzere yeni bir haçlı seferi başlatılmıştır. Yeniden haçlı seferinin başlatılması için ikiz kulelere yapılan saldırı bahane edilmiştir.
Batının ülkemizde ve bölgemizdeki işgal sürecini tamamlayabilmesi için Müslümanların kimyasının da bozulması gerekmektedir. İşte bunun için Dinlerarası Diyalog çalışması başlatılmıştır. İslam âlemi üzerinde oynanan oyunların haddi hesabı yok. Ancak bu hepsinden tehlikelidir. önce Müslüman ile oynayanlar şimdi de bizzat İslam'ın kendisini tahrip etmeğe çalışıyorlar. Bu projenin adı dinlerarası diyalog. Bu proje zaman ve zemine göre değişik isimler almaktadır. Ilımlı İslam, Medeniyetler İttifakı hepsi aynı kapıya çıkmaktadır. Burada İslam inancının zıddına, gayrimüslimlerin de kurtulmuş olacakları ifade edilerek bizzat iman ve İslam anlayışı tahrip edilmeye çalışılmaktadır. Hedef, ölçüleri ve refleksleri elinden alınmış bir Müslüman kimliği oluşturmaktır.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ülkemizi ve bölgemizi kapsamaktadır. Amerika'nın BOP projesi adım adım gerçekleşme yolunda. İşgal süreci artık bölgemizde iç savaşa dönmüş vaziyette. Adı ister etnik temelli çatışma olsun, ister mezhep temelli olsun, isterse demokrasi insan hakları söylemi temelinde olsun değişik yoğunluklarda iç savaş yaşanmaktadır. Maalesef siyaset hatta bizi yöneten siyasi iktidar bu projenin eşbaşkanlığını yürütmektedir. Hükümetin politikası ABD'nin politikalarıyla örtüşmektedir.
Bu tespitlerin sayısını artırmamız mümkündür. Gelişen teknoloji ve iletişim ile herkes birbirinden haberdar olabilmektedir. Bugüne kadar bu sorunlar karşısında çözüm de üretilememiştir.
Bu sorunların hepsine çözüm üreten tek isim Prof. Dr. Haydar Baş olmuştur. Sayın Baş, liberal kapitalizmin de, diğer bütün sistemlerin de iflas ettiği günümüzde kendisine ait olan, “Milli Ekonomi Modeli” teziyle bir çığır açmışlardır. Bu modelin devlet çapında nasıl uygulanacağını “Sosyal Devlet Milli Devlet” kitabı ile program haline getirmişlerdir. Yedi defa yapılan uluslararası kongrelerle bu model dünyaya takdim edilmiştir. Yüzü aşkın ülkede kısım kısım bu model uygulanmaktadır. özellikle Rusya'nın son dönem yakaladığı yükselme trendin temelinde bu model vardır.
Sayın Baş, din mensuplarının kendi aralarında diyalogun olabileceğini ancak dinlerarası diyalogun olamayacağının altını ilk günden beri çizmektedir. Aksi halde ortada dinin kalmayacağını ifade etmektedir. Bütün bu çalışmaların gayesinin, güya Müslümanlar Allah'ın rızasını kazansınlar diye değil, Müslümanların sahip olduğu toprakları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri ele geçirmeğe matuf olduğunu ifade etmektedir. Bu konuda halkın bilinçlenmesinde bayraktarlık ona ve kadrosuna nasip olmuştur.
Sayın Baş, BOP'un bir işgal projesi olduğunu her fırsatta dile getirmektedir. ABD'nin işgal planında rol almanın hem dünya hem de ahirette hesabı verilemeyecek bir vebal olduğunu ifade etmektedir. Uydu olarak uygulanan bu politika ile bölgemizde ki yangına su değil, yakıt taşımak olduğunu ifade etmektedir. Arap Baharının bir Amerikan işgal projesi olduğunu ifade etmektedir. İslam ülkelerinin, Şii Sünni ayrımını istismar ederek bir iç savaşa doğru sürüklendiğini daha ilk dönemlerde görmüş ve tarihi bir açılıma imza atmıştır. Yüzlerce yıldır devam edegelen bu ayrılığın çözümü adına Ehl-i Beyt'te buluşmanın şart olduğunu savunmuştur. Bu konuda Ehl-i Beyt imamlarının hayatlarını eser haline getirmiştir. Bu eserler gerek Şia gerekse Sünni kaynaklardan istifade edilerek kaleme alınmıştır. Yapılan uluslararası Ehl-i Beyt sempozyumuna dünyanın dört bir tarafından Şia ve Sünni alimler katılmıştır. Her iki dünya artık birbirini daha iyi anlamaya başlamıştır. Ehl-i Beyt'in ölçüsü, muhabbeti, bereketi inşallah İslam âlemini ihata edecektir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ı ve hizmetlerini anlata anlata bitirmemiz mümkün değildir. O, Türk siyasetine bir seviye getirmiştir. O proje ve çözüm insanıdır. O'nun olduğu yerde adalet vardır, hak vardır, hukuk vardır, güzellik vardır. Yapılan kongreyle yeniden Bağımsız Türkiye Partisinin Genel Başkanı olması ülkemiz ve insanlık için bir fırsattır. İnanıyoruz ki, milletimiz Sayın Haydar Baş'ın kıymetini bilecektir.