Diktatör

Diktatör

Başbakan Erdoğan’ın değişmez gündemi, paralel devletle ilgili. Her fırsatta bu konuyu gündeme getiriyor. Cümle âlemce malumdur ki, Sayın Erdoğan her seçim öncesi mağdurları oynamayı strateji haline getirdi. Maalesef her defasında seçmen mağdurları oynayanın yanında yer aldı. 

Ancak devlet ve paralel devlet tartışmaları ile perdelerin aralandığını gördük. Görülen o ki, asıl mağdurun bizzat milletin kendisi olduğudur.
….
Günlük konuşma dilimiz bir kelime daha kazandı 'tape'. Gizli ses ve görüntü kaydı anlamına gelen tapeler revaçta. Bir nevi güdümlü mermi gibi taraflar birbirlerine tapelerle atış yapıyorlar. Bu tapelerden az şey öğrenmedik. Meğer Sayın Erdoğan basın yayını da kendi haline bırakmamış. Sayın başbakan algı yönetmekten, ülke yönetmeye zaman bulamıyor. İşte tam burası kırılma noktasıdır. Emniyete, adliyeye, basın yayına müdahale artık sıradanlaşmıştır ve açıktan yapılmaktadır.
...
HSYK’yı siyasete teslim eden kanun maddeleri, internet denetiminin mahkeme değil de hükümetin belirlediği yetkiliye bırakılması, devlet iradesinin nasıl siyasallaştığını gösteriyor. RTÜK uygulamalarında gördüğümüz gibi devlet-paralel devlet baskıcı yaptırımı hayatın bütün alanlarını kıskacı içine almaya devam etmektedir.
Bütün bunlar çoğunluğun azınlık üzerindeki tahakkümü olarak ifade edilebilir. Seçim barajının %10 olduğu bir ülkede bu yaşananlar beklenen gelişmelerdir.

CHP’li vekil meclis kürsüsünde sayın başbakan hakkında diktatör ifadesini kullandı. AKP’li vekiller buna tepki gösterdiler.
Sözlükte diktatör kelimesi hakkında, ‘kendisi karar verir kendisi uygular’ tanımı yapılıyor.
Peki, Sayın Erdoğan’ı bu açıklama tanımlamıyor mu? Paralel devlet yapılanmasını ağzına pelesenk eden Erdoğan bu kadar ciddi bir çete yapılanmasını niçin hukuka taşımamaktadır. Hem bu yapılanmanın adını kendisi koyuyor, hem de cezasını kendi kafasına göre kesiyor. PDY yapılanmasını hukuka taşımayarak, ben gereğini yaparım mesajı mı veriliyor. Bunun izahı yapılmalıdır.

Erdoğan ve AKP süratle kaçınılmaz sona doğru gidiyor. Erdoğan her defasında köşeye sıkışıyor her geçen gün daha fazla hata yapması temin ediliyor. Bugüne kadar ‘ver - kurtul’ siyaseti güden hükümet artık dengeleri koruyamaz hale geldi.
Çözüm, tapelerden medet ummak değildir. Cemaatin sözcüsü olmak veya hükümete yağdanlık olmakla da ülkedeki yangın söndürülemez.
Çözüm samimiyetle bir an evvel hukuku devreye koymayı gerektirir. Haklıya hakkını vermek haksıza haddini bildirmekle olur.
Çözüm, sorunu bağımsız olarak tanımlamak ve proje sahibi olmakla mümkündür.