Dünya barışı BM ile mümkün değildir
Avrupa kışın arifesinde soğuklarla nasıl mücadele edeceğini hesaplarken yeni bir gelişme daha kaydedildi. Avrupa gübre fabrikalarını kapatacağını açıkladı. Gübrenin ana hammaddelerinden bir tanesi amonyak. Amonyak ise doğalgazdan elde ediliyor. Rusya’dan Avrupa’ya gönderilen doğal gaz miktarındaki azalma sonucunda bu karar alınmış oldu. Rusya neden Avrupa devletlerine doğal gaz sevkiyatını oldukça azalttı. Rusya Devlet Başkanı Putin, “Eğer sözleşmelerimize ve çıkarlarımıza aykırı olursa petrol, doğal gaz veya kömür, hiçbir şey göndermeyiz” diyor. Ayrıca “batı bize şartlarını dikte edebilecek konumda değil, mantıklı düşünsünler” diye ekliyor. Putin Avrupa halklarına da mesaj vermeyi ihmal etmiyor, diyor ki, hemen yarın hattı faaliyete geçirebiliriz. Elbette bunun şartları belli. Kuzey Akım 2’ye yönelik yaptırımları siz uyguluyorsunuz diyor. Amerikalılar istediği için bu şekilde davranıyorsunuz diyor. Siz yaptırımlardan vazgeçin biz de geçelim diyor.
Tek kutuplu dünyada bir devletin hegemonyası vardır. İki kutuplu dünyada ise iki devletin sözü geçerlidir. Diğerleri arada ezilmeye mahkûm olurlar. Bugün dünyada yaşanan tam da budur. -Ya taraf olacaksın ya da bertaraf- mantığı geçerlidir. Dünyanın bugünkü manzarasına bakıldığında görülen savaş, kıtlık, açlık kan ve gözyaşıdır. Emperyalist güçler kendi kazançları söz konusu olduğunda, gözleri başka bir şey görmemektedir.
İnsanoğlunun doğuştan sahip olduğu hakları doya doya yaşaması için hakkaniyet ile muamele yapılmalıdır. Bireyler arası ve devletlerarası hakkaniyetli muamele söz konusu olmalıdır. Günümüzde geçerli olan ise hak sahibi olmak değil güç sahibi olmaktır. Güçlü hukuk değil, güçlülerin hukuku geçerlidir. Unutulan şey hukukun bir gün herkese lazım olacağıdır. Emperyalist devletler geri kalmış devletlerin yer altı zenginliklerini insan kaynaklarını sömürmekle meşgul. Sömürgeci devletler kendi aralarında yarış ve savaş halindeler. Olan kaynak sahibi ama kaynaklarından istifade edemeyen halklara olmaktadır.
Bu paylaşım kavgası devam ettiği müddetçe dünyada barış ve esenliğin yaşanması mümkün değildir. Bugüne kadar alınan hiçbir tedbirden sonuç alınamamıştır. Kurulan uluslararası kuruluşlar barış ve insan haklarından ziyade kendi menfaatlerini korumak adına hareket etmektedirler. Son tahlilde bir tarafta ABD diğer tarafta Rusya arasındaki liderlik yarışında arada kalanlar eziliyorlar. Liderlik yarışında aradan sıyrılmak isteyen Çin'i de eklediğimizde dünyanın rahat yüzü görmesi pek de mümkün görülmüyor.
Dünya barışı konusunda kurulan uluslararası kuruluşlar da derde derman olamadılar. Birleşmiş Milletler güya dünya barışı ve güvenliğini korumak için faaliyet gösteriyor. Örgütün an itibarıyla üye sayısı 193'e ulaşmıştır. Bugün itibarıyla 193'ü BM üye devleti, 2'si BM gözlemci devleti ve diğer 13 devlet olmak üzere dünya üzerinde toplamda 208 ülke bulunmaktadır. Buna rağmen söz sahibi olan veto yetkisi olan güvenlik Konseyinin sadece 5 üyesi. Birleşmiş Milletler bir bakıma ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa'nın menfaatlerinin bekçiliğini yapıyor.
Dünya barışı için çözüm vardır.
Bunun yolu her bir dünya devletini bütünün bir parçası haline getirmektir. Bu devletlerin her birini diğerleri ile karşılıklı fayda esasına göre bir araya getirebilmektir. Bu mümkündür ve bunun yolu Milli Ekonomi Modelinin dış ticaret kuralında mevcuttur. MEM’de dış ticarette bir devlet diğer devlet ile ticaret yaparken kendi para birimleri üzerinden ticaret yapar kuralı ile dünya barışı mümkün olacaktır. Mesela Türkiye bir mal sattığında karşılığında kendi para birimi olan TL isteyecek, başka bir ülkeden mal aldığı zaman o ülkeye o ülkenin para birimi ile ödeme yapacaktır. Böylece uluslararası spekülatif para hareketleri olmayacak, ülke paraları algı yönetimi ile, siyasi baskı ile, sömürü ile değerlenmeyecektir. Her ülkenin kendi emek ve üretimi ve ihraç malları ile o ülkenin parası kendi değerini bulacaktır. Bir ülke diğer ülkeye muhtaç olduğu için karşılıklı sorumluluk mantığı ile davranacaktır. Böylece devletler ailesinden bahsetmek mümkün olacaktır.
Bu konuda çok daha geniş bir yazı kaleme alınabilir, akademik çalışmalar yapılabilir. Ancak MEM’in sadece dış ticaret kuralı bile Prof. Dr. Haydar Baş beyin Nobel ödülü alması için yeter ve artar bir gerekçedir. Dünyanın bundan başka da çözümü bulunmamaktadır. Gelişen olaylar MEM’in ne kadar vazgeçilmez bir model olduğunu Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ne kadar ileri görüşlü bir bilim insanı ve lider olduğunu daha net olarak ortaya koyacaktır.