Dünya barışına destek peşmergeye mi destek vermektir?
Başbakan Yıldırım’ın dünya barışı ile ilgili açıklamasının altını çizmek istiyorum. “Dünya barışına daha fazla destek sunan bir Türkiye hedefimiz var”.
Nasıl bir dünya barışı acaba bu? Komşu devletlerle savaş halinde bir Türkiye var. Coğrafyamızın karışmasında başaktör olan ABD ile stratejik ortak olan bir Ankara hükümeti var. İçi iyiden iyiye karışmış bir ülke var. Adeta mülteciler tarafından istila edilmiş bir Türkiye var. Acaba dünya barışı ile anlatılmak istenen nedir?
Musul’da petrol savaşı yapılıyor. Bir din savaşı söz konusu. Aynı zamanda ABD kendine vatan arıyor.
Musul’da batılı koalisyon bizim bölgemize saldırıyor. Saldırıyı sadece bugünkü gelişme ile anlamaya çalışmayalım. Saldırı gününün koşullarında kamuoyunu ikna edecek gerekçeler uydurmada mahirdir, emperyalist güçler. İşte bu hedefe ulaşmak için gündelik gerekçeler icat edilmektedir. Dün Irak’ta Saddam’ın kimyasal silahları var, nükleer gücü var diye işgal edenler; bugünde bizzat icat ettikleri terör örgütlerini bahane ederek saldırıyorlar. Üstelik toplu olarak geliyorlar.
Işid bahanesiyle Suriye’nin kuzeyine PYD yerleştirildi. Aynı proje şimdi de Irak’ın kuzeyinde uygulanıyor. Musul a yakın olan Başika, peşmerge güçlerinin eline geçti. Bizzat başbakan Türk topçusunun peşmergeye destek verdiğini ifade etti. Türkiye önce koalisyonun parçası değildi. Ne zaman ki ABD savunma bakanı Carter geliyor, genelkurmay başkanı ABD’ye gidiyor. Ardından ABD açıklama yapıyor, Türkiye koalisyonun parçasıdır diyor. Birkaç gün içinde ne değişmiştir? Sorunun cevabı gayet açıktır. Ankara hükümeti ABD’nin projesine ve iş dağılımına destek vermiştir. İşte sayın başbakan Yıldırım’ın açıklaması bunu göstermektedir.
Dün Suriye’de pyd’nin hakimiyeti sağlandı, bugün Irak’ın kuzeyindeki peşmerge hakimiyeti sağlanıyor. O topraklarda Arap nüfusu ezici çoğunlukta olmasına rağmen yok kabul ediliyor, Türkmenler hedefe alınıyor. Yarın işgal sırası Türkiye ve İran’a da gelecektir. Basra’dan Akdeniz’e koridor açılıyor. Bu koridorun adına ne denirse denilsin bu enerji koridorudur. İşgal ve sömürü koridorudur.
Ankara hükümeti tarih önünde vereceği hesabı unutmamalıdır.