Eczanelerde ilaç niçin yok!
Bazı kalem ilaçlar başta olmak üzere eczanelerde ilaca ulaşmakta bir zorluk söz konusu.
Bu konuda konuştuğum ilaç sektöründen yetkililer de hoşnut değiller ve onlar da mağdurlar.
Burada da karşımıza maliyetler, tedarik zinciri ve yöneticilerin öngörü noksanlıkları çıkıyor.
Bir ilaç alacağınız zaman farmasötik şekline göre sunumları farklıdır. Hekimin tercihine göre etken maddenin farklı formlarını alırsınız. Bu ilaçlardan en çok sıkıntı çekilen şurup formu, ardından ampul ve tablet. Niçin şurup yok, çünkü şurupların şişe maliyetleri yüksek olduğu için ilacın parası maliyetini karşılayamıyor.
Bir diğer konu etken maddenin tedarik edilmesi. Maalesef ülkemizde yeterli ilaç hammadde üretimi olmayınca pek çoğu yurt dışından getiriliyor. Bunun da çoğu Avrupa’dan Almanya’dan, İngiltere’den ve Amerika’dan ithal ediliyor. Yurt dışından hammadde geldiği zaman euro cinsinden hesaplama yapılıyor ve euro kuru devlet tarafından 10 küsur TL. kabul ediliyor. Euro'nun kur karşılığı 20 TL civarı olduğuna göre ilgili firmaya kafadan yarı yarıya daha az para veriliyor. Bunun izahı nasıl yapılacak. Ya firma fiyatı yüksek gösterecek veya açığını farklı bir yolla kapatmanın hesabını yapacak. Nereden bakarsanız bakın suça ve kalite kaybına yönelik uyaranlar söz konusu.
Bu defa daha ucuza mal olması için farklı ülkelerden farklı kalitede hammadde tedarikine gidiliyor. Kalite standartlarına ne kadar dikkat ediliyor bakmak gerek.
İlaç bulunamayışının bir diğer sebebi olarak ilaçlar stop ediliyor deniyor, bu biraz zor. Çünkü ilaçlar ilaç fabrikasında imal edildiğinde doğrudan bu ilaçların üzerine bir karekod vuruluyor. Nasıl her birimizin bir vatandaşlık numarası var aynen bunun gibi her bir ilacın karekodu var, İlgili teftiş grubu fabrika ne kadar ilaç üretmiş bu ilaçlar nereye dağıtılmış kime satılmış tek tek bunu bulabilir. Yapılması gereken şeffaf olmaktır. Şeffaf yani sanayici ile empati yapmaktır, eczacı ile vatandaşla ile empati yapmaktır. Bugün hükümetin yapması gereken bu empatiyi kurmasıdır ama maalesef empati kurulmuyor, empati kurulmadığı gibi sessiz kalınıyor ve bütün taraflar mağdur oluyor. Bu durum bizim gibi bir ülkeye bu yakışmıyor. Şeffaf bir şekilde samimi olarak oturulacak, devlet, ilaç sanayi ve tüketici ile konu paylaşılacak, üçlü saç ayağı bir bütünlük halinde hareket edecek. Eksiklikler memleketimizin akademik kadro desteği ile çözülecek. Yeter ki bu konuda çözüm odaklı olarak masaya oturulabilsin.
Yaşanan sorunlar sadece ilaçta yok, her sahada var.
Sorunların temelinde yatan sebepleri iyi görmek gerekiyor. Önemli bir konunun altını çizelim. Hükümet günü kurtarma adına hareket ediyor. Sorunların temeline inilmiyor veya meselelere bütünsel mantıkla yaklaşılmıyor. Diyelim yapılması gereken bir iş var. Hemen o konuda karar veriliyor. Bu alınan karar bütününün diğer parçaları ile uyuşmayabiliyor. Bu defa bir başka kararla bu düzeltilmeye çalışılıyor. Bu defa kaotik bir ortam ortaya çıkmış oluyor.
Güncel örneklerden birisi sağlıkta yetişmiş doktorlarımızı kaybediyoruz. Yurt dışına göç söz konusudur. Özellikle son günlerde muayene hekimleri mağdur edilmiş durumdadır. 60 yaş altı hekimler her istediği hastaneden hizmet alamamaktadır. Dün olmayan kural bugün konuyor ve bu kural ne zaman değişecek o da belli değildir.
Sözün özü sağlık sektöründeki yap boz kararlar yazılsa bir kitap olur. Bu değişken tutum ve davranışlar müteşebbisleri zarar etme ve caydırma noktasına getirmektedir.
Şunu kabul etmek gerekir ki, bu ülke kamusu ile özel teşebbüsü ile kanunlar karşısında ayrımcılığa tabi tutulmamalıdır. Hepsinin de hizmet ettiği yüce Türk milletidir. Bu böyle biline.