Erdoğan Kendi Akıbetini Görüyor mu?

Erdoğan Kendi Akıbetini Görüyor mu?

Bakın bir haftadan beri ha bugün ha yarın Suriye’ye askeri operasyon düzenlenecek deniyor. Hatta İncirlik mi kullanılacak yoksa Hatay mı yoksa başka bir yer mi tartışmaları var. Operasyonda nereler hedef alınacak bunlar konuşuluyor. Hatta Sayın Erdoğan, Arınç ve Davutoğlu demeç üstüne demeç veriyorlar. Saldırı haberlerinden en çok onlar memnunlar.

Türkiye’nin bu işgal operasyonunda rolü ne olacak gelin bunu irdeleyelim.

NATO Genel Sekreteri Rasmussen Suriye konusunda yaptığı açıklamada

1. NATO Türkiye’ye destek vermeyi sürdürecek

2. NATO Güneydoğu sınırını korumayı sürdürecek dedi.

AKP hükümetinin stratejik ortağı olan ABD’nin mesajı çok açık.

1. Asıl sorun Türkiye’ye ait; ABD ve batılılar sadece yardımcı oluyor. Faturayı siz ödeyeceksiniz, her şeyinizle savaşta yer almaya hazırlanın diyor.

2. Zaten güneydoğu sınırımız ABD tarafından kabul edilmiş değil; bunu hatırlatıyor. Ne diyorsak yapmak zorundasınız diyor. Yani aba altından sopa gösteriyor.

Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu boşuna, Suriye’ye saldırının Türk milletine elbette bir faturası olacak derken anlatmak istediği meğer buymuş.

Ertesi gün güneş farklı doğdu.

Rusya, Suriye ve İran diplomasisi, ABD ve batılı devletlere üstün geldi.

Rusya tam da batının Suriye’ye saldıracağım dediği gün Reuters’e açıklama yaparak doğu Akdeniz’deki askeri gücüne takviye olarak 2 savaş gemisi daha göndereceğini ifade etti.

İran ise ABD'nin Suriye'ye saldırması halinde misilleme olarak İsrail'e saldıracağını açıkladı.

Bu gelişmeler, ABD’yi de batıyı da fazlasıyla korkuttu.

ABD başta olmak üzere batılı devletler birer birer açıklama yaparak saldırı düşüncelerinden vazgeçtiler.

Ortada yapayalnız kim kaldı her birlikte izledik; Türk hükümeti. Batı karakterini bir kez daha göstermiş oldu. Önce can sonra canan dedi; kullanıp da tuvaletin deliğine süpürdüğü uyduları gibi.

Türk hükümetinin bütün bu olup bitenlerden ders çıkarması gerekir.

Peki ders çıkartabilecek mi?

İnşallah demekle birlikte ümidimin olmadığını da ifade etmek zorundayım.

Neden mi?

Bugüne kadar özellikle Erdoğan’ın Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD’ye stratejik ortak olması neticesinde o kadar çok Müslüman mağdur oldu ki bunun haddi hesabı yoktur. Can kaybı, mal kaybı, ülkelerin tarumar olması ve daha niceleri.

Bu kadar yaşanandan sonra insanın kalbi ürperir. Ölenler Müslümanlardır; bunun tarafı olmaz. Fakat bunların kalbi bu acıyı hissetmiyor; bunların kalpleri mühürlü.

Yetmedi İsrail ile ABD ve haçlı orduları ile birlikte Müslümana saldırıyorlar bunu görmüyorlar; bunların gözlerinin üzerine perde inmiş.

Sadece Türkiye’ye iltica etmiş 500 bin Suriyeli var. Ne bunların ne de Suriye’de yaşayanların yarın garantisi yok. Bunların feryadını duymuyorlar. Kendilerine yapılan ikazları işitmiyorlar. Bunların kulakları da mühürlenmiş.

Peki, bunların akıbeti ne mi olacak?

Prof. Dr. Haydar Baş Erdoğan hakkında mayıs ayında mersinde yapılan Milli Kahramanlar programında Erdoğan’a hitaben Şerif Hüseyin'in (Ürdün kralı Abdullah’ın dedesi) kaderini yaşayacaksın, demişti. Birçok kereler kendisini ikaz ettiğini fakat söz dinlemediğini ifade ederek Batılılar ile ittifak eden Şerif Hüseyin’in bizzat batılılar eliyle yok edilip gittiğinin altını çizmişti.

Ne diyelim tarih bir kez daha tekerrür ediyor.