Erdoğan Niçin ‘Siyaseti Bırakır Giderim’ Dedi?

Erdoğan Niçin ‘Siyaseti Bırakır Giderim’ Dedi?

Reyhanlı'daki hain saldırı bölgemiz ve ülkemiz adına ciddi bir ikaz niteliğindedir. Olayın hemen akabinde, barış sürecine engel olmak isteyenler bu patlamayı yaptı diyen sayın Erdoğan arkasından yok yok meğer yapan Esat’mış dedi. Anlaşılan bu açıklama başbakan olarak değil de, kişisel bir refleks olarak yapılmış. Bir devletin kendine göre haber alma ve değerlendirme merkezleri vardır. Başbakan da bu kurumlardan aldığı habere göre konuşur ve taktik geliştirir. Oysa sayın başbakan duygularıyla hareket etmiş olacak ki, saatler içerisinde kararı değişebiliyor.

İçişleri Bakanı Muammer Güler, olaydan önce Hatay Emniyet Müdürlüğü'nden ses getirecek bombalı bir eylem yapılacağı yönünde bir ihbar alındığını itiraf ediyor.

Erdoğan, emniyet ile istihbarat arasında bir kopukluk söz konusu olduğunu söylüyor.

Reyhanlı şoku sürerken, ilçedeki 73 MOBESE kamerasının tamamının birkaç gün önce "sistem arızası" verdiği ve kayıt yapmadığı anlaşılıyor.

Suriye sınırı muhaliflerin (ÖSO) elindedir. Olayda kullanılan bir ton patlayıcı güpegündüz Reyhanlı gibi sıkı güvenlik tedbirlerinin uygulandığı bir bölgeye rahatlıkla geliyor ve patlatılıyor.

Arkasından hükümet kanadı ve yandaş basın yayın yaylım ateşine başlıyor. Esad’ı suçlu olarak ilan ediyorlar Suriye'ye hücum naraları atıyorlar.

Gelelim Başbakan Erdoğan’ın ABD Seyahatine

Erdoğan, Obama’dan ABD askerinin Suriye’ye saldırması, muhaliflere silah desteğini arttırması ve Suriye uçaklarına uçuş yasağı getirmelerini isteyecek. Ancak peşinen ifade edelim ki, avucunu yalayacak. Şu ana kadar Arap baharının yaşandığı Arap ülkeleri, kısa süre içerisinde ABD’nin de direkt askeri müdahalesi ile işgal edilmişti. Ancak Suriye’de bu böyle olmadı. Bunun sebebi Rusya ve Çin’in Suriye’ye verdiği destek idi. Bu destek ABD, Avrupa devletleri ve İsrail’e geri adım attırmıştır.
İşin başından beri ABD ile stratejik ortak olan sayın Erdoğan TC devlet politikalarını hiçe saymış ve ABD’nin istekleri ile hareket etmişti. Müslüman Arap devletlerine karşı açıktan düşmanca davranmıştı. Bu açık tavır Suriye konusunda had safhaya vardı. Türk askerini açıktan Suriye’ye göndermenin haricinde her türlü taarruzda bulundu. ABD’nin geri çekilip Suriye de diplomatik bir çözüm arayışına girmesi sayın Erdoğan’ı ortada bıraktı.

Sürecin Geleceği

1. ABD her ne kadar diplomatik çözüm istiyor gibi görünse de sürecin uzaması işine gelmeyecektir. Kendi dışında Türkiye’nin Suriye ile kapışmasını isteyecektir. Böylece halklar birbirini kıracak, İslam alemi de zayıflayacaktır.
2. Suriye’de alevi - sünni çatışmaları körüklenmektedir. Özellikle son günlerde bu fitne hareketi hız kazanmaktadır. Hz. Zeynep (SA) annemizin türbesinin bombalanması, sahabeden Hucr bin adiyy’in (RA) kabrine saldırı, muhalif cepheden Hamad'a atfen bütün alevileri katledeceğiz sözleri ve daha nicesi kamuoyunun gündemine getiriliyor. Bu cürümleri ne alevi ne sünni kimse işlemez. Üçüncü şahıslar yani İslam ümmetini çatıştırmak isteyenler her iki tarafı en hassas noktasından vurmak istemektedir.
3. ABD Tayyip Erdoğan’a güvenmemektedir. Suriye’deki muhalif kanattan el kaidenin Türk hükümeti tarafından desteklendiğini ifade etmektedir. ABD ve İsrail Esat’sız bir Suriye’nin yanında el kaidesiz bir çözüm de istemektedir. Yani ABD’nin maksadı sadece Esat’ın gitmesi değil, aynı zamanda kendisine kul köle olacak bir yönetimin iş başı yapmasıdır.

Yapılması Gereken Nedir?

Ülke olarak yaşanan daha nice kritik gelişmeler vardır. Türk iç ve dış politikası buzlu bir zeminde kayan bir aracın haline benzemektedir. Yapılması gereken nedir?
Hükümet, bu güne kadar ABD’yi güç kabul edip bütün siyasetini bu ülkeye stratejik ortak olarak geçirmiştir. ABD’nin Suriye politikasında Erdoğan’ı ortada bırakması üzerine anneler günü konuşmasında (Suriye’de Esad’ın hakimiyeti devam ederse) "Görmezden geleceğimize siyaseti bırakır gideriz" demiştir. Bu anlamlı bir mesajdır. Erdoğan, ya ben ya o demektedir. Tayyip ‘ben giderim’ derken mesaj verdiği adres açısından kendisini çok değerli kabul etmektedir. Ancak bilmesi gereken o adresler hep alternatifli çalışırlar. Yeri geldiği zaman da kendi menfaatleri gereği adam harcamaktan kaçınmazlar. Sadddam’ı Kuveyt’e saldırtan ABD bunu fırsata çevirmiş bu defa Irak’ı işgal etmiş ve Saddam’ın ipini çekmişti.

Sayın Erdoğan’ın milletimizi, devletimizi, bölgemizi daha fazla karıştırmadan ve kendi geleceği açısından sözünde durarak ‘siyaseti bırakıp gitmesi’ gerekmektedir.