ERMENİ MESELESİ, KIBRIS MESELESİ ve ETNİK HESAPLAR

Arkası gelmeyen sorunlar yumağının sebebi üzerinde tespitlerde bulunmak üzere Ermeni soykırım iddiaları üzerinde duralım. Bu konu yıllardan beri ülkemiz gündemini meşgul eden konulardan biridir. Batılının temcit pilavı gibi Ermeni konusunu her sene artan şiddette gündeme getirmesinin bir amacı vardır. Etrafımızdaki çember giderek daralmakta ve her sene uluslararası baskının boyutu da artmaktadır.

Batının düşüncesi açıktır. Diyor ki, benim için geçerli olan hak hukuk değil. Benim için önemli olan hedefime ulaşmak, diyor. Ermenilerle ilgili bir soykırım olmadığı konusunda devlet arşivlerinde yeterince bilgi ve belge bulunmaktadır. Bu konuda yeterli sayıda uzman akademisyen bulunmaktadır. Bu konuda yeteri kadar eser de vardır. Buna rağmen bu adamlara laf anlatmak mümkün değildir. Ne yaparsan yap, yine o bildiğini okumaktadır. Diyor ki, illa bildiğimi anlatacağım, sen de benim anlattığım gibi inanacaksın. Arkasından Türk devletinden tazminat alacağım; neticede ise Anadolu topraklarını Türklerin elinden alacağım. Denilen bu. Bunu diyenler ülkemiz siyasilerinin ve Türk hükümetlerinin müttefik kabul ettiği devletlerdir.

Şimdilerde Fransa tarafından kabul edilen yasa ile Fransa'da soykırım olmadı demek para ve hapis cezasını gerektirecek. Bu Fransa'nın şahsında Avrupa Birliği devletlerinin fikir özgürlüğüne ve ilmi araştırmalara bakışını da gösteriyor. Diyor ki, ilmi araştırmalar benim misyonuma uygun olursa anlam ifade eder. Bu tavır batı için ne ilktir ne de son. Tarihte yaşanan engizisyon mahkemelerinden farkı olmayan bir uygulama bu.

Batı kendi misyonunu icra ederken süslü kavramlarla bizi uyutmayı da ihmal etmiyor. İnsan hakları, demokrasi, eşitlik gibi kavramlar bizim için geçerli. Onlara gelince onlar hakem rolünü oynarlar. Onlar için bu kavramları uygulamak şart değildir.

Gelelim bizim ülkemize; siyasilerin beyanatlarına bakarak bakış açılarını tespit edelim.

“Erdoğan - AB değerlerine ters” diyor
“Kılıçdaroğlu - Fransa bu ayıpla yaşayamaz.” diyor
“Bahçeli - Siyasi kaygılarla Ermeni avukatlığı yapılıyor." diyor.

Dikkat edin, yapılan açıklamaların ortak paydası hep Fransa'ya yol gösterme şeklinde. Tamam, da kardeşim, sen Fransa'nın strateji danışmanı değilsin ki! Siyaset ehli çözüm getirmek zorundadır. Sen çözüm getiremediğin gibi konunun içine bile giremiyorsun. Sarkozy, yasa hiçbir ülkeyi hedef almıyor diyor ve ekliyor, "Ortak çıkarlarımız üzerinden hareket edin" diyor. Diyor ki, öteden beri uygulanan al gülüm ver gülüm uygulamasına devam edelim.

Uygulanan politikayı Sarkozy'e bağlamak da mümkün değildir. Bir kere tasarının mimarı milletvekili Valerie Boyer Cezayir asıllı Fransız'dır. Yani ne bir Ermeni ne de saf bir Fransız'dır. Uygulanan bir devlet politikasıdır.

ülkemiz açısından bu saldırılar demagoji ile geçiştirilemez. Bizim devlet politikamız ne olacaktır. Günü birlik kararlarla devlet politikası yürütülemez. Orta sahada top çevireceklerine net duruşumuz belirlenmelidir. Tokat yedikten sonra yüzümüzün diğer tarafını çevireceğimize tedbir alınmalı ve karşı atağa geçilmelidir. Teslimiyetçi politikalar ile sorunların çözülmesi mümkün değildir.

Atılacak ilk adım, Avrupa Birliği karşısında kör, sağır ve dilsiz duruştan vazgeçmektir.

Kendine bile hayrı olmayan dağılma sürecine girmiş bir AB ile diyalogları sürdürme adına verilen bu kadar tavizi anlamak mümkün değildir. Adı Ermeni soykırım iddiaları olsun, Kıbrıs politikası olsun, ulusal birliğimiz olsun adı ne olursa olsun batının taarruzları karşısında ilk yapacağımız; hür ve müstakil bir devletiz diye inanmak ve gereğini yapmaktır.