Esad Gidince Savaş Bitecek mi?
Suriye'ye getirilmek istenen sözde demokrasi sonucunda Esad sonrası durum şimdikinden farklı mı olacak? Dünya imparatorluğunu tesis için elini çabuk tutan ABD, sıra Suriye'ye gelince sert muhalefet ile karşılaştı. Bu muhalefet o ülkenin içinde, bölgedeki insanlar arasında ve aynı bölgedeki dengelerin içinde yer alan devletlerarasında ortaya çıktı.
Dikkat edilirse Arap baharı adı altındaki iç karışıklıklarda ve BOP kapsamındaki bölge ülkelerindeki savaşlarda kırılma noktası hep iş başındaki liderler olarak seçildi. Hep şu mantık işlendi. Günah keçisi olan başkan değişecek, bütün sorunlar bitecek. Yeri geldi hedefteki isim Saddam oldu, yeri geldi Kaddafi oldu. Liderlerin acıklı bir şekilde gitmesine rağmen, halklar adına müspet bir değişim olmadı. Bilakis hep geriye gidildi, hep kin ve nefretin tohumları ekildi, sonuç gözyaşı ve kan oldu. Emperyal güçlere servetlerin pay edilmesi olarak sonuçlandı. Irak'a bir bakar mısınız? Kuzey Irak'taki zengin petrol yataklarını kontrolüne alan ABD, Irak'ın orta ve güney kısmını sadece karıştırmakla yetiniyor. Bu örneği diğer ülkelere de uyarlayabilir ve görebilirsiniz.
Suriye'deki Olaylar ile Kürdistan ve Büyük İsrail İlişkisi
Irak gibi Libya gibi zengin petrol yatakları olmayan Suriye'nin önemi ise jeostratejik konumundan kaynaklanıyor. Stratejik olarak, ABD'ye muhalif olan İran ve Hizbullah'a destek veren yönetim devre dışı bırakılacak. Jeopolitik olarak İsrail'e hayat suyu temin edilecek. Büyük İsrail idealini gerçekleştirme adına Suriye toprakları İsrail'e peşkeş çekilecek ve İsrail adına kurulması planlanan öncü devlet Kürdistan'ın taşları döşenecek. Bölgedeki gelişmeler bu pencereden izlendiğinde ortada dolaşan taşların yerli yerine oturduğu görülecektir.
Şunu da unutmamak gerekir. Artık navigatörler hayatımıza girdi. Navigasyon hedefe gitmek için bir yol haritası önerir. Siz bu yolu tercih etmeyince, vazgeçmez hemen alternatif bir yolu size tavsiye eder. Bu hedefe varıncaya kadar devam eder durur. Ta ki, hedefe varınca hedeftesiniz der; alternatif sunmaktan vazgeçer. İşte batının hedefe ulaşmak için izlediği taktik budur. önünüze değişik yol haritaları da çıkartsa farklı gelişmeler de görseniz arkasındaki el, aynı el olduğu müddetçe sonuç değişmeyecektir. Bu anlattıklarımızın bizim kültürümüzdeki karşılığı "su uyur düşman uyumaz" sözüdür.
Hızlı Başlayan Suriye İşgalinin Bekleme Sürecine Girmesinin Nedenleri
1. Suriye halkı yorulmuştur. Kendilerine vaat edilen ak günler gelmemiştir. Uzayan süreçte kayıpları müstakbel kazançlarının önüne geçmiştir. Kurban bayramı sürecinde pasaportları ile Türkiye'ye gelen sığınmacıların ekseriyetinin bayramı Suriye'de geçirmeleri dikkate alınmalıdır. üstelik Amerika ve İsrail'in desteklediği muhaliflerle aynı safta olmanın, ABD ve İsrail ile aynı safta olmak anlamına geldiğini artık algılanmaya başlanmış. Diğer Arap ülkelerinde yaşananlar geleceklerini görme adına bir ayna olmuştur.
2. Muhaliflere verilen destek, Türkiye'de de hoş karşılanmamaktadır. AKP'ye destek veren seçmenin bile yarısı hükümetin dış politikasını tasvip etmemektedir. Araştırmacı Adil Gür bu konuda "Vatandaş Türkiye'nin Müslüman bir ülkeyle savaşmasını istemiyor. Yapılacak bir savaşın maliyetinin kendi sırtlarına yükleneceğini düşünüyor. Bu nedenle halkın yüzde 90'ından fazlası Suriye'ye müdahaleye, savaşa karşı. AKP'li seçmende de durum aynı 2 AKP'liden 1'i Suriye politikasını doğru bulmuyor. AKP Suriye politikası konusunda seçmenini ikna edemiyor. AKP seçmeninde Suriye'ye savaşa karşı çıkanların oranı da genel savaş karşıtlarına yakın." demektedir. Yerel seçimlerin konuşulduğu, Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmak arzusu ve bu yönde siyaseti şekillendirme çabaları dikkate alınırsa AKP hükümeti de siyasetini gözden geçirecektir.
3. Bölgenin denge unsuru olan, Rusya İran ve çin gibi devletler de burada söz sahibidir. Bop kapsamında hem bölgedeki partnerleri kaybetme riski yaşayan, hem de coğrafi olarak etrafları çevrilen devletler adına, Suriye bıçağın kemiğe dayandığı nokta olarak kabul edildi. Bu devletler Suriye platformunda sonuna kadar ısrarcı davranacaklardır. Suriye sahası kaybedilirse muhtemel çatışma sahasının kendi topraklarına kayacağını hesaplamaktadırlar.
Bütün bunlar dikkate alındığında asıl konunun Esat'ın gitmesi veya kalması olmadığı görülecektir. Esat burada bir sembolü temsil etmektedir. Vatandaşa habercilerin verdikleri birer veridir. Bu veriler akıl ve basiret süzgecinden geçirilmezse sonuç felaket de olabilir. Hak ve batılın iyiden iyiye birbirine karıştırıldığı bu dönemde lütfen dikkatli olalım.