G20’yi nasıl okumalı?

G20’yi nasıl okumalı?

G20 toplantısı basın yayında çok büyütülse de sonuç aynı tas aynı hamam oldu. Dünya gündemi yine çıkar gruplarının gücüne göre şekillenecek, haklı veya haksız diye bir yönelim söz konusu olmayacak. G20’nin esas başlığı ekonomi olması gerekirken en çok konuşulan Suriye konusu ve terör konusu oldu. Esad devletinin başında iken bir huzur adası olan Suriye nasıl tarumar oldu diye konuşulmadı. Konuşulan hala Esad gidecek mi gitmeyecek mi oldu. Her ülke kendi tezini tekrarladı durdu, kendi projesine ve menfaatine uygun olanı söyledi. Erdoğan’ın tezi olan "güvenli veya uçuşa yasak bölge" kabul görmedi. Putin ve Obama arasındaki görüşmede karşılıklı anlaşma adına bir tek adım atılamadı. Yaşanan savaş ve terör sürecinden en çok zarar gören Türkiye ise, yeni sorumluluklar üzerine aldı. Üstelik askeri kara harekâtı da bunlardan birisi. Kısacası toplantının kaybedeni esas olarak Türkiye oldu.

Ülkemiz üzerine kambur gibi eklenen her türlü yük fert fert her bir vatandaşımızın üzerine yüklenmiş demektir. Asgari ücret vaadini özel sektörün üzerine yükleyen AKP, Suriye konusunda da üstlendiği her türlü yükü, bizzat milletin üzerine yüklemiş demektir. İlerleyen günlerde bunun ne anlama geldiğini, millet olarak bizzat yaşayacak, makro ve mikro ekonomik göstergelerden görmüş olacağız.

G-20 Zirvesi arifesinde konuşan Erdoğan, "İşverenlere tavsiye ediyorum. Biraz az kazanın, kazandıklarınızı dar gelirli insanlarla paylaşın. Fakiri tahrik etmeyelim." deyiverdi. Dar gelirlilerin bütün sorumlusu olan tahrikçiler böylece deşifre olmuş oldu. İşin esası hiç de böyle değil. İş veren de işçi de çaresiz durumda. Ülkemiz olsun kapitalizmin uygulandığı diğer ülkeler olsun sistem gereği müteşebbis olan herkes borç batağı içindedir. İstenen şu: insanlar işçi olsun, karın tokluğuna çalışsın;  parayı ise global sermayenin temsilcileri kazansın. Bakın buna Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi, Ali Koç bile "zenginlik eşit paylaşılmıyor" diyerek isyan etti

....

Fakirin rahatlaması ne patronların gelirini paylaşması ile çözüme kavuşur ne de şikâyet ederek. Dünya çapında gelir dağılımında adaletsizliğin hâkim olduğu günümüzde sorun, sistem sorunudur. Sorun bizzat kapitalizmden kaynaklanmaktadır. Çözüm ise tüketicinin yanında olan, tüketim arttıkça üretimin artışını da kamçılayan ve istihdam sağlayacak tek ekonomi modeli olan Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür. Günümüzde Rusya tarafından uygulanan bu modele dünya muhtaçtır. Rus ilim insanı Prof. Dr. Viktor Minin insanlığın er geç Milli Ekonomi Modeline geleceğini yıllar öncesinden ifade etmişti. Yaşanan ekonomik ve güvenlik sorunları bu arayışın ayak sesleridir.