Gadir Bayramınızı ve Mübahele Bayramınızı Kutluyorum

Gadir Bayramınızı ve Mübahele Bayramınızı Kutluyorum

Gadir-i Hum hakkında, peygamber efendimiz ‘en büyük bayram günü’ buyurmaktadır.

İmam Ali efendimizden, bugüne kadar bayram olarak kutlanmaktadır.

Aleviler, Şii ve Caferi mektebi bu kutlu günün yıldönümünde etkinlikler düzenlemektedir. Zilhicce ayının 18. günü geldiğinde adeta Hz. Ali efendimize biat yeniden tazelenmektedir.

Bugün dinin ikmal edildiği gündür, bugün nimetin tamamlandığı, bugün din olarak İslam’ın beğenildiği gündür. Çünkü bugün son peygamber olan fahri kâinat efendimizden sonraki, imamet ve velayet yolunun sahibi olarak İmam Ali ve hanedanının ilan edildiği gündür.

Ehl-i Beytin şahsında İslam ile savaş ilan edenler, bu kutlu günü Müslümanların gündeminden silmenin mücadelesini vermişlerdir. Maalesef bugüne kadar da muvaffak olmuşlardır. Neden mi diyeceksiniz?  Maalesef milyonlarla ifade edilen Sünni dünyası, bu bayram gününden habersizdir. Duymuş olsa bile hikmetini bilmekten idrak etmekten uzaktır. Üstelik sadece Şii kaynaklar değil, Sünni kaynaklarda da yoğun olarak bahsedilmesine rağmen, bu bayramın asırlardan beri gizlenmesi bir tesadüfle açıklanamaz. Bunun nedenini araştırmak, karanlıkların aydınlanmasına sebep olacaktır.

… 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza minnetlerimizi sunmak bir borçtur. İşte O, Ehl-i Beyt meşalesi ile karanlıkları aydınlatan kutlu bir kişidir. Asırlık bir sorun olan Alevi - Sünni çatışmasının temel sebebi Ehl-i Beytten uzak bir İslam anlayışıdır. Hz. Ali efendimizin velayet ve imamet yolundan mahrum olan anlayış İslamı ne kadar temsil edebilir ki. Müslümanların mağduriyeti, kendi aralarında çatışmaları, İslam’ın güzelliklerinden uzak olmalarının sebebi, Ehl-i Beytle, İslam alemi arasında olması gereken bağların kopukluğundan kaynaklanmaktadır.

Son Suriye örneğinde gördüğümüz gibi, tekbir getirerek cami yıkmak, türbe tahrip etmek, Müslümanların kafalarını kesmek İslamla nasıl bağdaştırılabilir. İşte Ehl-i Beytten uzak kalanlar İslamdan da, insanlıktan da uzak kalmışlardır, üstelik İslam adı altında oluşturdukları batıl din anlayışları ile başbaşa kalmışlardır.

Bakın zilhicce ayının 24. günü kutlanan bir bayram daha vardır; Mübahele (lanetleşme) bayramı. Bu bayram Peygamberimizin Necran Hristiyanları ile mübahele’ye gittiği günün yıldönümüdür.

Cenab-ı Peygamber Efendimiz, Necran Hıristiyanlarına “gelin Müslüman olun” diye İslam’ı tebliğ ettiğinde “Ya Muhammed biz de Müslümanız” cevabını verirler. Bunun üzerine peygamber efendimiz,  “Hayır, siz şu gerekçeler ile Müslüman değilsiniz:

1- Haça tapıyorsunuz

2- İsa’ya Allah’ın oğlu diyorsunuz

3- Domuz eti yiyorsunuz. Bu sebeple siz Müslüman değilsiniz” buyurmuşlardır. Buna rağmen Necran Hıristiyanları ısrar edince ardından, Al-i İmran 61. ayeti (Mübahele ayeti) nazil olur. Lanetleşmeye Hz. Peygamber efendimiz, kucağında Hz. Hüseyin, elinden tuttuğu Hz. Hasan, arkasından gelen Hz. Fatıma ve Hz. Ali efendimiz ile gider. Bunu gören Necranlılar lanetleşmekten korkar ve peygamberimizin kabulü ile barış anlaşması yaparlar.

Günümüzde, İslam âlemi hoşgörü ve diyalog adı altında tevhid inancından uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. At izi, it izine karıştırılmış durumdadır. Basın yayın yoluyla lanse edilen cemaat taslakları, bazı kurum ve kuruluşlar, maalesef bu sinsi tuzakta kapan olarak kullanılmaktadır.

Meselenin bir başka boyutu, dini bütünlüğümüz ifsad edilerek, milli bütünlüğümüz de tahrip edilmektedir. Bu konuda sayın Prof. Dr. Haydar Baş bey, ‘dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün teminatıdır’ demektedir.

Ehl-i Beyt dünyası mübahele gününü bayram olarak kutlamaktadır. Bugün Gadir bayramına da Mübahele bayramına da ne kadar çok muhtacız bir bilseniz. Gadir’le Ehl-i Beytin emniyetli limanına kavuşacak biz müslümanlar, Mübahele ile de hak ve batılı ayırt edecek bir furkana kavuşmuş olacağız.

Bu duygularla Gadir bayramınızı ve Mübahele bayramınızı kutluyorum.