Gazze ve Erdoğan’ın timsah gözyaşları
Son yıllarda İslam coğrafyasında gittikçe artan şiddette bir işgal söz konusudur.
Hem canımız acıyor, hem yüreğimiz kan ağlıyor.
‘Bahar’ diye diye hayatı Müslümanlara zehir edenleri siz çok iyi biliyorsunuz.
Ekim 2011 yılında Tayyip Erdoğan büyük bir devlet adamı edasıyla Mısır, Tunus ve Libya’ya ‘Arap baharı’ turu yapmıştı.
Erdoğan her fırsatta Arap Baharı'nın bölgede demokrasiye geçiş yönünde bir ivme yaratacağı mesajını veriyordu.
Milyar dolarlık ticaret hacimlerinden bahsediyordu.
Sonuç ne oldu?
Arap baharı ile Müslümanın Müslümanı boğazladığı bir coğrafya.
Bırakınız insan haklarını, can emniyetinin bile olmadığı bir coğrafya.
Türkiye ile Arap ülkeleri arasındaki ticaret hacminin fiyasko olarak sıfırlanışı.
Türkiye’nin ve Erdoğan’ın imajının mum gibi eriyip yok oluşu.
IŞİD Musul’daki elçilik mensuplarını esir almış, Türk toprakları sayılan büyükelçilik binasını da kendi merkezi yapmış durumdadır.
Parçalanan İslam coğrafyasını fırsat bilen İsrail, Gazze’de soykırım gerçekleştirmektedir. Bizzat Cemil Çiçek, Arap Baharı çoktan Arap Kara Kışına dönmüştür demektedir.
Bunların gerçeği görmesi için ülkelerin tarumar olması mı gerekiyor?
Kardeş katliamı mı gerekiyor?
…
Artık AKP’nin devri kapanmıştır; akan Müslüman kanı bunların sonunu getirecektir.
İslam âlemine göz diken haçlılarla işbirliği yapan AKP hükümeti, şimdi milletin hafızası ile alay edercesine, ‘haçlı ittifakı ile karşı karşıyayız’ diyor.
Beri taraftan Arap baharı kazanına yakıt olmaya devam ediyorlar.
Bugüne kadar haçlının safında yer alan, onlara eşbaşkanlık yapan, Yahudi cesaret ödülü sahibi Erdoğan, sadece timsah gözyaşı dökmekle meşguldür.
Şunu unutmasınlar!
Zalimin zulmü varsa mazlumun da Allah'ı vardır.