Gelin Bir Kamuoyu Yoklaması Yapalım

Gelin Bir Kamuoyu Yoklaması Yapalım

Toplumsal barış isteyenler kimlerdir, kahir ekseriyeti -ben- diyecektir. Niçin bugüne kadar kavgalardan çok çekti bu toplum. Üstelik kavga ettiği insanlar kendi kardeşi .

Ekonomik olarak kim rahatlamak ister diye soralım, elbette herkes -ben- diyecektir. Devletin borç batağında çırpınması yetmiyormuş gibi, tek tek her bir vatandaşımız da kredi borçlarının içinde boğuluyor. Dededen, babadan kalan birikimler de alınan faizli borç kuyularında yok olup gitmiştir.

Devletin sosyal bir kimliğe bürünmesini ister misiniz diye soralım, kim sosyal devlet olsun istemez, herkes baba bir devletin gölgesinde yaşamak istemez mi? Öyle ya yoklukta varlıkta, hastalıkta ve sağlıkta varlığını hissettiği bir devlet onu elbette ayakta tutacaktır.

İnsanca muamele görmek ister misiniz diye soralım, kim üçüncü sınıf insan muamelesi görmek ister, elbette kimse istemeyecektir. Özellikle yurt dışına çıktığınızda size bir terörist gözüyle, bir sığınmacı gözüyle bakılmasını ister misiniz?

Başkası adına bir maceranın içinde olmak ister misiniz diye soralım, siz bu kadar birikimi olan bir devlet ve milletin mensubu olarak, başkalarının taşeronu olmak ister misiniz? Bakın şimdi, ülkemizde gözü olan sömürgeci devletlerin taşeronluğu yapılıyor. Üstelik bu emperyalist güçler her fırsatta toprağımıza, inancımıza, canımıza kastettikleri halde.

Kronikleşmiş bu sorunları ve isteklerimizi daha çok sıralayabiliriz. Fert fert bu isteklere hayır diyecek kimse olmayacaktır. Ancak teknolojik imkanlarla insanlar, bireyden topluma yönlendiriliyorlar. Düşünebiliyor musunuz, sandık başına giderken hangi partiye oy vereceğini kestirememek, sandık başında kararını değiştirmek ne anlama gelir. Oynanan oyunların en büyüğünden bir tanesi de insanları markalamak olmuştur. Ancak son dönemde yükselen trend olan sosyal medyada çok paylaşılan bir tespiti size aktarayım: Her Kürt PKK'lı değildir, her dindar AKP'li değildir, her Atatürkçü CHP'li değildir, her laik dinsiz değildir.

Teşkilatlanma, damlaların nehirlere ve oradan da okyanusa dönüşmesidir. Teşkilatlı güç olmadan başarı elde etmek mümkün değildir. Gezi parkı direnişini konuşanlar bir gerçeği göz ardı ediyorlar. Diyorlar ki, gezi parkı örgütsüz bir güç. Hayır, gezi parkı eylemleri örgütlü bir güçtür. Teşkilat, duygu ve ideal bütünlüğü içinde toplanan insanlar demektir. Bu kadar kişinin aralarında ki haberleşme şekli atılan tweetlerle gerçekleşmiştir.

O halde gelin toplum olarak Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’ye kulak verelim. ‘Gelin Canlar Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım’. Bir olmak teşkilat olmaktan geçer, işte o zaman iri oluruz ve diri oluruz.

Türkiye’nin dört bir tarafından gelen Bağımsız Türkiye sevdalısı,  Prof. Dr. Haydar Baş aşığı 5 bin İcmal genci Hünkar’ın yanı başında 26-28 Temmuz’da Nevşehir Kozaklı'da yaz kampı yapıyorlar.

Şayet yukarıda sorulan sorulara cevabımız evet ise, ya bu kadroya dahil olalım yahut bu kadroya destek olalım. Çünkü bu kadro Türkiye'nin geleceğe dönük kurtuluş umududur, sevincidir.