Gelişmeler yeni bir dünya savaşına gebedir.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, 'AKP hükümeti Türk tarihinde bir ilke imza attı ve Haçlı'nın safında Müslümana karşı yer aldı' ifadelerini kullandı.
2012: Takke Düştü Kel Göründü
Bazı olayların bir yönü de turnusol özelliği taşımalarıdır. İşte 2012 yılında gündemimizi her gün ilgilendiren konu olan Arap Baharı da bu cinsten oldu diyen Dr. Kepekçi, sözlerine şöyle devam etti: ''Herkes kendi gönül dünyasının, inancının gereğini ortaya koydu. Böylece özü ile sözü arasında tezat olanların gerçek yüzleri ortaya çıkmış oldu.
Arap Baharı 21. yüzyılın en büyük olaylarından birisi niteliğinde. Arap Baharı 2010 yılında başladı ve etkilerini arttırarak 2012 yılına gelindi. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Suriye de ele geçirilince yeni bir aşamaya geçilecek; sıra Kafkasya’ya ve Asya topraklarının işgaline gelecekti. Arap Baharı, Suriye’de ciddi bir engelle karşılaştı. Rusya’nın Suriye’nin arkasında diplomatik, askeri ve siyasi duruşu ABD'nin planlarını alt üst etti.
Arap Baharı insan hakları, demokrasi, eşitlik söylemleriyle başlatıldı. Ancak zaman içerisinde Arap Baharının gerçek bir bahar olmayıp Hollywood’daki sanal baharlardan olduğu anlaşıldı. Bu gelişmeler Haçlı seferlerinin, Şark projesinin, BOP’un bir uzantısıydı. Tunus'ta başlayan olaylar 2011 yılında Suriye’de de sahneye kondu. Ancak 2012 de bu işgal hareketi bumerang misali proje sahiplerine dönmeye başlamıştır.''
Gelişmeler Yeni Bir Dünya Savaşına Gebedir
'Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ni ilk defa dünya kamuoyuna açıklayan Beyaz Saray sözcüsü, BOP’un kapsama sahasını sayarken 22 İslam ülkesi içerisinde Türkiye'yi de saymıştı' diyen Dr. Kepekçi, ''AKP hükümeti Türk tarihinde bir ilke imza attı ve Haçlının safında Müslümana karşı yer aldı. Türkiye’ye biçilen rol, avcı kuşu olması idi. ‘Model ülke’ adı altında, İslam ülkeleri Türkiye’nin ardına takılacak ve işgal projesi tamamlanacaktı. Bu arada ülkemizdeki parçalama süreci ise, hukuki olarak gerçekleştirilmektedir. İşte ülkemizdeki Anayasayı değiştirme çalışmaları, ülkenin bölünme sürecini beraberinde getirecektir. Başkanlık sistemi, yerel yönetimler yasası derken, ulus devlet ortadan kaldırılmak istenmektedir. Bunlar da projenin gereğidir.
Kürecik’teki radar üssü ve İncirlik’deki NATO hava üssünü korumak için Patriotlar ülkemize geliyor. Patriotlar, Goben (Yavuz), Breslav (Midilli) zırhlı gemileri gibidir. Aslında Alman gemileri olan bu zırhlıların Rus limanlarını topa tutması ile Osmanlı devleti 1. Dünya savaşına girmiştir. 1. Dünya savaşı ise Osmanlı devletinin yıkılmasını beraberinde getirmiştir. Gelişmeler yeni bir dünya savaşına gebedir. Hedef Türk Milletini bedenen de imanen de ölüme mahkum etmek ve İslam âlemini kendi içinde bitirmektir'' diyerek sözlerine devam etti.
Yiğit Düştüğü Yerden Kalkar
''2012 senesinde Şii ve Sünnileri ayrıştırma politikaları devam etti. Cüppelisi Suriye'ye savaş ilan etti. Rektörü "bir insanın Şii olması Hıristiyan olmasından kötü" deme cüretinde bulundu. Bunlar hep toplum mühendisliği idi. Gaye, planlanan savaşa girmesi için halkımızı hazırlamaktı.
İşte tam bu esnada Şii - Sünni dostluğunun başlangıcı sayılacak gelişmeler oldu. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş öncülüğünde 23 Ekim 2011 de Bursa’da düzenlenen Uluslararaası Ehl-i Beyt sempozyumu ile başlayan ve tam 6 kez yurt içi ve yurt dışında yapılan programlarla kamuoyu bilinçlendirildi; Ehl-i Beyt gerçeği, Hacı Bektaş-ı Veli, Abdal Musa Sultan gerçeği, Anadolu’daki bütün etnik kimliklerin ve inanç gruplarının nasıl Müslüman ve Türk oldukları, dünyadaki en büyük sosyal devrim olan Anadolu’nun İslamlaştırılması ve Türkleştirilmesi ve Türk kimliği sayın Baş’ın olağanüstü tespitleri ile kamuoyuna deklare edildi.
Neticede 2012, yiğidin düştüğü yerden kalkışının işaret fişeklerinin görüldüğü yıl oldu.''