Gerekirse Kartlar Yeniden Karılmalıdır
Attığım tweette, “Genel Seçim_2023 yaklaştıkça siyasetin nabzı daha hızlı atmaya başladı. Seçim sonucu ne olacak diye konuşuluyor. Süreç kendi mecrasında devam ettiği takdirde, artık Erdoğan dönemi kapanacak. Bunun sebepleri var…” dedikten sonra “birincisi sayın Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı adayı olmasına anayasa engeli var. İkincisi bu kadar yıldan beri iktidar olan hükümet döneminde sosyo-ekonomik sorunlar çözülememiştir. Vatandaşın hali içler acısıdır. Bu hali birebir yaşamak, bir dokun bin ah işit modundadır” demiştim.
Milletimizin algı yönetimi ile adeta mahkûm edildiği Ak partinin hâkim olduğu bunca yıldan sonra, bir fırsat ele geçti. Tweette, cumhur ittifakının karşısında olan, altılı masa suyu tersine akıtmaya çalışmaktadır. Asıl meselesi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmek olan masa açıklamaları ve kararları ile zihinleri bulandırmaktadır, diye de eklemiştim. Özellikle Akp artığı iki siyasetçi olan Davutoğlu ve Babacan'ın çıkışları akılları karıştırmaktadır.
Babacan'ın düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü, kabilinden açıklamalarından sonra bugün de Davutoğlu’nun açıklamalarını analiz edelim.
"Genel Başkanlar her kararda doğrudan Cumhurbaşkanı gibi imza yetkisine sahip olacak" diyen Davutoğlu daha önce başbakanlık yapmamış gibi konuşuyor. Devletin başının elbette yardımcı(lar)a ihtiyacı var. Elbette bir danışma ekibi olur ancak her kararda herkesin imza yetkisine sahip olması ne demek? Bir araç kullanırken bile tek şoför vardır. Onun bilgi, birikim ve kararları ile araç yol alır. Düşünebiliyor musunuz, birisi araç kullanırken yanındaki yolcunun veya arka koltukta oturan birisinin direksiyona asıldığını; maazallah kaza an meselesidir. Ehliyet kursuna gidenler bilirler. Acemi şoförün yanında oturan kişinin de ayağının altında pedal vardır. İstediği zaman aracın kullanılmasına müdahale eder. Davutoğlu bu açıklaması ile cumhurbaşkanına güvenmediklerini mi anlatmaya çalışıyor. Bir başka açıdan kendileri ile istişare edilmeyeceğini düşünerek ibrikçi başılığa mı soyunuyor, yani biz de varız mı demek istiyor.
Bütün bu soruların cevabını bir başka konuşmasında yine Davutoğlu verdi.
"Bir Cumhurbaşkanı seçtiniz diyelim. O Cumhurbaşkanı 'Sizin oyunuz düşüktü, ben bu kararı veriyorum' derse... bunu dediği anda kriz çıkar, meclis desteğimizi çekeriz, ülke seçime gider." şeklinde konuştu.
Bu açıklama bütün kaygıları haklı çıkarttı. Daha işin başında, bir fikir birliği bir güven mekanizması olmadığı görülüyor. Vatandaşın bu kadar sorunu varken bir de siyasi krizlerle uğraşmak istemez, bizim insanımız heyecan peşinde değildir, daha istikrarlı bir hayat ister.
Ez cümle Babacan ve Davutoğlu ne yapmaya çalışıyor?
Anlaşılan altılı masa sarı öküzü kaptırmış, tavır koyamıyor. Bunun sonucu nereye varır tahmin edebiliyor musunuz?
Bu yazdıklarım altılı masaya muhalefet diye algılanmasın.
Dost acı söyler, vakit henüz geçmiş değildir, gerekirse kartlar yeniden karılmalıdır.