Göçmen Politikası Kontrolden Çıkmış Durumda
Dünyada süregelen savaşlar, ülkelerin yönetim zaafları ve insanların daha iyi bir yaşam arayışı, göçmen sorununu sürekli gündemde tutmaktadır. Avrupa, göçmen sorununa karşı çeşitli tedbirler almaya devam ederken, ülkemizde bu mesele adeta kontrolden çıkmış durumda. Ekonomik ve sosyal anlamda vatandaşlarımız mutsuz; şirketler iflas etmekte, ülkede ciddi bir ahlaki çürüme söz konusu. Alım gücü düşen halk, geleceğe dair umutsuz. Genç nüfusumuz arasında da geleceğe dair kaygılar her geçen gün artmakta.
Bugün ülkemizde bir tür "tiyatro" oynandığını söylemek mümkün. Gerçeklere karşı başını kuma gömen bir iktidar söz konusu. Diğer devletler göçmen konusunu kontrollü bir şekilde yönetmeye çalışırken, bizim ülkemizde bu mesele yokmuş gibi davranılmaktadır. Oysa göçmenler gerek kültürel yaşantımızı gerek altyapımızı gerekse sosyal dokumuzu her yönüyle etkilemektedir. Göçmen politikası çok dikkatli bir şekilde yürütülmeli ve en az zararla kontrol altına alınmalıdır. Ancak ülkemize baktığımızda, göçmen meselesinin bir "depo ülke" olarak görülmesi durumu ile karşı karşıyayız. Adeta Batı ile Doğu arasında bir köprü işlevi görmekteyiz ve bu durum herkesin malumu. Göçmenler, çoğunlukla ülkemizde kalmakta ve sorunlar derinleşmektedir. Bu sorun çok boyutlu ve detaylandırılabilir. Göçmen politikası neden bu şekilde yürütülüyor? Avrupa ile yapılan anlaşmaların etkisi ne? Ne gibi sözler alınıyor? Bu politikalar yalnızca günü kurtarmaya yönelik olup, ülkemiz için uzun vadede bir kayıptır. Ekonomik ve sosyal anlamda ciddi bedeller ödüyoruz. Bu durum kamuoyunda ve muhalif siyasiler tarafından sıkça gündeme getirilince hükümet bir kamuflaj uyguladı. Mültecilerin yoğun olduğu bölgelerde yaşanan sorunlar üzerine hükümet mültecilerin kayıtlı oldukları illere dönmelerini sağladı. Mültecilerin ülkelerine dönme süreçleriyle ilgili ise kamuoyuna net bilgiler sunulmuyor. Ancak gerçekte, göçmen sorunu tüm ağırlığıyla devam ediyor ve bu durum ülkemizi her açıdan olumsuz etkiliyor.
Diğer ülkelerde göçmenlik süreçleri oldukça sıkı kurallara tabidir. Örneğin Azerbaycan’da, bir Türk vatandaşı bile Azerbaycan vatandaşıyla evlendiğinde hemen vatandaş olamaz hatta sürekli bir oturum hakkı bile alamaz. Belli periyodlarda bazı sınavlardan geçmek zorundadır. Kendi milli değerlerine uyum sağlaması beklenir. Dünya genelinde vatandaşlık kazanmak kolay değildir, ancak Türkiye’de bir mülk sahibi olarak dahi vatandaşlık alınabiliyor. Hatta son dönemde, yatırım yoluyla vatandaşlık kazanma imkânı sunulmuş durumda. Bu durum, bazı emlakçıların sahte işlemlerle düşük bedellerle vatandaşlık satmasına neden oluyor. Ne yazık ki bu topraklar kolay kazanılmadı. Bu toprakların her karışında şehitlerimizin kanı, Kuva-yi Milliye’nin emekleri ve Mustafa Kemal Atatürk’ün gayretleri var. Ancak bugün, vatandaşlık almak hiçbir ülkede olmadığı kadar kolay.
Bu durumun altı çizilmeli. Vatandaşlık hakları ve göçmen politikaları, ülkemizin geleceğini şekillendirecek en önemli konular arasındadır ve bu konuda ciddi adımlar atılmalıdır.