Hacı Bektaş-ı Veli – Haydar Baş

Hacı Bektaş-ı Veli – Haydar Baş

Ülkemiz tam bir bağbozumu yaşıyor. Anadolu Selçuklu devletinin inkırazı döneminde Hünkâr Hacı Bektaş’ın Horasan bölgesinden Anadolu yaylasına gelmesi tarihi bir dönüm noktası idi.

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli, o günün koşullarında Anadolu’da bulunan değişik etnik yapıdaki, farklı inanç ve meslekteki insanlara iş ve aş temin etmiştir. İnsanlar o veren elin o uçsuz bucaksız gönlün içinde hayat bulmuşlar, İslam olmuşlardır. Hünkârın Türk oluşu etrafındaki insanların da kendilerini Türk kabul etmelerine sebep olmuştur. Türk Milletinin bir ırk olarak algılanmasından öte bir medeniyet, kültür ve siyaset anlayışı olarak temelini atan Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli olmuştur. Hünkâr hem o günün dağılmış sosyal yapısını toparlamış hem de kendisinden sonraki yaşanabilecek sosyal sorunlara köklü bir çözüm yolu göstermiştir. Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri teşkilatçıdır. Osmanlının askeri teşkilatı olan yeniçeri teşkilatının kurulmasında da onun harcı vardır.

Allah dostlarının özelliğidir, sözleri ve erkânları sadece yaşadığı zaman dilimini değil kendilerinden sonraki zaman dilimlerinde de kurtarıcı bir nefestir. Hünkârının özünden gelen özlü sözlerine her zaman ihtiyacımız vardır. Burada bazı sözlerini tekrar hatırlayalım.

“Hak’ka tâlib olan kişi, başka murâd isteme /  Ara bul! / İncinsen de incitme! / Eline, diline, beline sahip ol! / Her ne ararsan kendinde ara! / Kadınları okutun! / Okunacak en büyük kitap insandır / İnsanın değeri, yüreğinin ağırlığı kadardır / Düşünce, eylem ve sevgi, Tanrı’nın tadıdır / En büyük kerâmet çalışmaktır / İlim beşikte başlar, mezarda biter / En yüce servet ilimdir / İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır / Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu! / Kendine ağır geleni başkasına yapma! / Asıl kör, nankördür / Düşmanının bile insan olduğunu unutma! / Çalışmadan geçinenler bizden değildir / Özünü bilirsen özürden kurtulursun / Sürekli olarak mutlu olmak istiyorsan, herkesle dost ol, kimseye kin ve haset besleme! / İnsanın cemâli sözünün güzelliğidir (İnsan iyi sözlüyse güzeldir, kötü sözlüyse çirkindir) / Peygamberler ve Erenler, insanlığa Tanrı’nın hediyesidirler / Doğruluk dost kapısıdır (Onunla dostlar edinirsin) / Dikkat et, lokma seni yemesin, sen lokmayı ye! / Mârifet, nefsi silmek değil, bilmektir / Allah ile gönül arasında perde yoktur / Oturduğun yeri pâk et, kazandığın lokmayı hak et / Madde karanlığı, akıl nûru ile; cehâlet karanlığı, ilim nûru ile; nefis karanlığı marifet nûru ile; gönül karanlığı da aşk nûru ile aydınlanır / Yolumuz ilim, irfan ve insanlık sevgisi üzerine kurulmuştur / Sen seni bilirsen yüzün Hüdâ’dır; sen seni bilmezsen, Hak senden cüdâdır (ayrıdır)”

Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın söylemiyle Hünkâr, Anadolu’nun manevi genelkurmay başkanıdır. Hünkâr, kendi ifadesi ile "erkânı ahlaki Muhammedi ve edebi Ali" olan medeniyet anlayışıdır.

Konunun ilginç tarafı bu kadar büyük bir zat nasıl olmuşta millet nezdinde yok kabul edilmiş. Adeta millet ile arasına duvar çekilen Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin öğretisinden mahrum kalmıştır. Bu mahrumiyetin sonucu ne mi olmuştur, millet olarak yaşadığımız olumsuzlukların temelinde yatan sebep budur. Ehl-i Beyt Müslümanların hayatından uzaklaşmışsa, Türk milleti kültür ve medeniyetten ziyade etnik bir kafatasçılığı ön plana çıkartıp parçalanmanın eşiğine gelmişse, insanların elinden dilinden ve belinden emin olunamıyorsa sebep Hünkârın yolundan gidilmemesindendir.

İslam’ın esasını öğrenmek istiyorsanız, Ehl-i Beytin aşk ve muhabbetini yaşamak istiyorsanız, Türk milletini kavramak, Atatürk’ü anlamak istiyorsanız işte bütün bunların yolu Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veliyi tanımaktan geçer.

Alevi dünyanın da sünni dünyanın da kabul edip başucu kitabı yaptığı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Ehl-i Beyt külliyatını okumamız ve hazmetmemiz gerekiyor. Hünkârı tanımak mı istiyorsunuz bunun da yolu Prof. Dr. Haydar Baş beyi okumak, anlamak ve yaşamaktan geçer.