Haçlı Savaşı Dolu Dizgin

Haçlı Savaşı Dolu Dizgin

Bir gün içerisinde Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da kaldığı konutta ve Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ın üst düzey danışmanlarından Fuad Şükür Beyrut’ta İsrail tarafından düzenlenen suikastlere kurban gittiler; Allah’tan rahmet diliyorum. Bu suikastler batılın elinde bulunan yüksek teknolojinin de tesiriyle asimetrik bir savaş ve suikast dönemine girildiğini de gösteriyor. Bu saldırılar hedefin sadece Gazze olmadığını, Filistin’in sadece bir başlangıç olduğunu da gösteriyor. İsrail yahudi bir din devleti olarak 'Arz-ı Mev'ud' hayalini gerçekleştirmek için saldırılarının dozunu ve kapsamını arttırmaya devam ediyor. İsrail, Amerika ile iş birliği yaparak, Amerika’nın tetikçiliğini üstleniyor ve işin çapını genişletiyor. Bugünkü suikastlar da bu durumu gösteriyor. ABD evangelist yönetimi, kıyamet savaşını daha erken çıkarmak için her türlü saldırı ve terör eylemlerini global çapta yapmaya devam ediyor. Ancak artan zülüm ve hakkaniyetten uzak olan dünyanın duruşu hayra alamet değil. Bu yaşananlar ve ardından gelecek zincirleme cevaplar bölgedeki savaşın dünya savaşına dönüşmesine davetiye çıkartıyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bunu görmesine rağmen sessiz kalmayı tercih eden dünya devletleri kendi acı geleceklerini hazırlıyorlar.

ABD destekli İsrail, sinsi bir oyunun da peşinde. Bazı sünni İslam ülkeleri ile Abraham (İbrahim) Antlaşması kapsamında bir araya geliyor. Burada oynanan çok tehlikeli bir oyun var: Sünni-Şii çatışmasını körüklemek, yani böl, parçala, yut taktiği uygulamaktır. Buna mukabil Hamas, Sünni bir teşkilat olmasına rağmen Şii güçlerle de irtibat ve ittifak halindedir. Başta İran olmak üzere Yemen ve diğer Şii güçler, Sünni Hamas’ın yanındadır. İsrail’i asıl endişelendiren de bu birlikteliktir. 

Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, uzun yıllar altını çizdiği bir tespitte, dünyadaki savaşların temelinde yatan unsurun inançlar olduğunu belirtmiştir. Yaşanan savaşların temeli, dün olduğu gibi bugün de inançlardır. Haydar Baş hocamız, Suriye konusundaki hükümetin politikasını değerlendirirken her zaman şunun altını çizmiştir. Esad öldüğü zaman Müslüman mezarlığına, Amerikan başkanı öldüğü zaman Hristiyan mezarlığına gidecektir. Siz hangi mezarlığa gömülmek istersiniz, diyerek inanç temelli savaşlara dikkat çekmiştir. Esad’ın karşısındaki cepheye verilen desteğin sonucunda ne oldu? Suriye’nin gücünü kaybetmesi, İsrail’in gücünü ve cesaretini artırdı. 

Bugün Müslümanların başına ne geliyorsa, bir ve beraber olmadıkları içindir. Bunu gören Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, Tevhidin merkezinin Ehl-i Beyt paydasında buluşmak olduğunu her fırsatta dile getirmiş, bu bağlamda eserler yazmış ve kongreler ile konferanslar düzenlemiştir. Bu duruşun ne kadar önemli olduğu gün geçtikçe daha çok anlaşılmaktadır. 

Ez cümle etrafımızdaki çember daralırken biz ne türlü tedbirler alıyoruz, bunu düşünüyor muyuz?