Halkın Gündemi Ekmek, Komisyonun Gündemi Anayasa

Halkın Gündemi Ekmek, Komisyonun Gündemi Anayasa

Halkın Gündemi Ekmek, Komisyonun Gündemi Anayasa

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Terörsüz Türkiye Komisyonun icraatına bakıldığında, adeta “kendi çalıp kendi oynayan” bir görüntü sergiliyor. Neden mi? Çünkü komisyon kendi konuşuyor, kendi dinliyor; konuştuklarını ne TBMM ile ne milletle ne de basınla paylaşıyor. Oysa unutulmamalıdır ki bu komisyonun üyeleri orada şahıs olarak değil, Türk milleti adına TBMM çatısı altında bulunan partilerin temsilcisi olarak yer almaktadırlar. Halkın seçtiği vekillerin yetki verdiği kişiler, milletin hassasiyetlerini hiçe sayarak kapalı kapılar ardında gizli gündemler takip edemezler.

Bugün ülkenin en temel gündemi bellidir: işsizlik, geçim sıkıntısı, gelecek kaygısı. Vatandaş evine götüreceği ekmeğin hesabını yapıyor, çocuğuna harçlık vermekte zorlanıyor, esnaf siftah yapamadan dükkân kapatıyor. Emekli maaşıyla ay sonunu getiremiyor.

Milletin gündemi bu kadar ağır iken, komisyonda konuşulanların halkın sorunlarıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yani milletin gündemiyle komisyonun gündemi birbirine örtüşmemektedir.

Komisyon, resmi gündemini açıklamıyor. Fakat kamuoyuna yansıyan bilgilerden, asıl hedefin Anayasa’nın değişmez ilk 4 maddesiyle birlikte 42. ve 66. maddeler olduğu anlaşılmaktadır. İlk 4 Madde, devletin rejimini, temel niteliklerini ve varlık şartlarını belirler. 42. madde, eğitimin birliğini ve Türkçe’nin resmî dil olarak korunmasını garanti eder. 66. madde, Türk vatandaşlığını tanımlar ve “Türk” kavramını hukuki ve siyasi üst kimlik olarak ortaya koyar. Bugün PKK ve DEM kanadının bu maddeleri hedef alması tesadüf değildir. Amaç; Türk milletini birleştiren anayasal çimentoyu parçalamak, ortak kimliği sulandırmak ve bölücülüğü meşrulaştırmaktır.

Vatandaş bu girişimlere karşı son derece tepkilidir. Özellikle MHP tabanı değiştirilemez maddeler konusundaki oynak söylemlerden büyük bir rahatsızlık duymaktadır. MHP’li yetkililer karakolda doğru söyler mahkemede şaşar kabili kamuoyuna bu maddelerin asla değişmeyeceğini ifade ediyorlar. Eğer bu sözlerinde dururlarsa, daha kurulma aşamasında komisyon dağılmış sayılacaktır. Aksi halde, tarih karşısında milletin emanetiyle oynayanların sorumluluğu ağır olacaktır.

Gerçekte bu komisyonun bir “gösteri” olmaktan öteye gidemeyeceği görülmektedir. Çünkü Türk milletinin kahir ekseriyeti, Anayasa’nın temel dinamiklerine dokunulmasına asla izin vermeyecektir.

Burada bir başka önemli husus vardır: oyun Kürt kardeşlerimiz üzerinden oynanmaktadır. Bölücü odaklar, ülkemizde yaşanan siyasi, sosyal ve ekonomik sorunları kendi siyasi emelleri için araçsallaştırmakta, onları Türk milletinden ayrı göstermeye çalışmaktadır.

Oysa bu topraklarda Türk’üyle, Kürt’üyle, Arab’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle millet birdir, bütündür. Hep birlikte cephede omuz omuza savaşarak bu vatanı kurtardık. Bu birliği bozmak isteyenler dün vardı, bugün de var, yarın da olacaktır. Ama asla başaramayacaklardır.

Sevindirici olan, artık akademik dünyanın da bu tartışmalarda sesini yükseltmesidir. Milli Savunma Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, katıldığı canlı yayınlarda net bir şekilde “Türkiyeli diye bir kavram yoktur, bizim kitabımızda geçmez. Türk vardır.” diyerek tavrını ortaya koymuştur.

Prof. Dr. İlber Ortaylı da benzer şekilde, “Türkiyeli diye bir ırk yoktur. Türk vardır. Bu Türkler de Türkçe konuşurlar.” diyerek, bu kavramın hem tarihsel hem dilsel açıdan tutarsızlığını vurgulamıştır.

Her geçen gün daha fazla akademisyen, bilim insanı ve kanaat önderi bu tartışmaya dâhil olarak “Türk” ifadesinin doğruluğunu ve sürekliliğini teyit etmektedir.

Sözün özü şudur: Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Anayasa’nın ilk dört maddesi, 42. ve 66. maddeleri milletin varlık senedidir. Bu temeller, geçici heveslerle, siyasi pazarlıklarla oynanacak maddeler değildir.

Bugün kim ne derse desin, milletimizin birliğini bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Çünkü her şey gelip geçer, fakat Türklük baki kalır.