Haydar Hoca ve Hacıbektaş’ta Tarihe Düşülen Notlar

Haydar Hoca ve  Hacıbektaş’ta Tarihe Düşülen Notlar

Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerini anma etkinlikleri yapılan Nevşehir Hacıbektaş’ta yoğunluk yaşanıyor. Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi ve Külliyesini yılda 500 bin kişi ziyaret ediyor. Bu sene de ağustos ayı içerisinde ziyaretler yoğunlaşmış bulunuyor.

Prof. Dr. Haydar Baş beyin Hünkârı Anadolu’nun manevi genelkurmay başkanı olarak tanımlamasından sonra, sünni dünyadan da Hünkâra yoğun ziyaretler yapılıyor.

Bu güne kadar yurt içi ve yurt dışında İslam aleminin yumuşak karnı olarak görülen alevi-sünni  ayrımı sayın Baş’ın çalışmalarıyla artık yerini birlik ve beraberliğe bıraktı. Prof. Dr.Haydar Baş beyin kaleme aldığı Ehl-i Beyt külliyatı ve yapılan uluslararası Ehl-i Beyt sempozyumları ile her iki dünya birbirine yaklaşmaya başladı.

Alevi kesim, yüzyıllardan beri mağdur edilen, kendi kimliğini açıktan ifade edemeyen bir kadere mahkûm edilmişti. Böylesi bir ortamda alevi kesim sürekli olarak istismar edilmeye çalışıldı. Siyasi temsil ve ekonomik güç açısından da alevi kesim geri bırakılmıştı. Aleviler üzerinden siyaset yapan siyasi partiler, bugüne kadar parti merkez yönetim kadrolarında kaç aleviyi bulundurdular? Yine bu siyasi partiler milletvekili olarak, yeri geldiğinde bakan olarak alevîlerin oylarıyla orantılı görevlendirme yaptılar mı? İşte bunlara bakmak gerekir.  Sonuçta maalesef alevilerin hep istismar edildiği görülecektir.

Sayın Baş, her fırsatta sünnilik ve alevilik arasında inanç ve amel esasları bakımından bir fark olmadığını ifade etmektedir. Hatta alevi dünyasının itikad ve amel esasları daha kapsamlıdır. Uygulamada eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir takım sorunların olması tabidir. Bu da bir ayrılık sebebi değildir. Karşılıklı hoşgörü içerisinde, sevgi ve muhabbete engel değildir. Haydar hocanın uzattığı bu birlik elinin alevi dünyasında karşılık bulduğunu Hacıbektaş’a yaptığımız ziyaret esnasında görmüş olduk.

Kısaca hatıralarımızdan bahsedelim. Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin torunları Ulusoy ailesidir. Bu ailenin büyüğü Arife ananın malikânesi yıl boyu ziyaretçi akınına uğruyor. Hacıbektaş’ta Üçler Cemevini de içinde barındıran Arife ananın evine geldiğimizde karşılaştığım manzara karşısında duygulandığımı ifade etmek isterim. Evin cephesine İmam ali, Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli ve Atatürk posterlerinin yanına Prof. Dr.Haydar Baş hocanın da posteri asılmıştı. Posterlerin üzerinde ise ‘Ehl-i Beyt dostu Sayın Genel Başkanım Haydar Baş Hoşgeldiniz’ yazılı mesaj birlik adına gelinen seviyeyi müjdeliyordu.

Haydar Baş bey ve kadrosu öncelikle Arife ana ve oğlu Timur Can Ulusoy'un evinde ağırlandı. Sohbette Arife Ulusoy’un biz daha önce alevi olduğumuzu açıkça ifade edemezdik. Haydar Baş hocamızın aleviliğin meşru olduğunu, vatanın kurtarılmasında, milletin varlığındaki hayati yönünü kamuoyu nezdinde adeta haykırırcasına ilmi ve akademik olarak ifade ettikten sonra alevilerin kimliklerini açıkça ifade edebildiklerini söyledi.

İkramlar ve yapılan sohbetten sonra Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin türbesi ziyaret edildi.  Ziyaretten sonra Haydar hoca basına yaptığı açıklamada 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi ile maddi fethin yapıldığını, manevi fütühatın ise Ehl-i Beyt soyundan gelen Hacı Bektaş-ı Veli ve alperenler eliyle gerçekleştirildiğini söyledi. Türk milleti, Hacı Bektâş-ı Veli’nin mayası ile İslam medeniyeti, İslam kültürü, İslam siyaseti, İslam maneviyatı ile var olmuştur. Günümüzde yaşadığımız en büyük sorunlardan bir tanesi millet birliğinin dağılma sürecine girmiş olmasıdır. İşte bu derdin dermanı Hünkârın nefesi ile misyonu ile olacaktır.

 …

Prof.Dr. Haydar Baş, beraberinde bulunan Timur Can Ulusoy ve Bağımsız Türkiye Partisi BTP kurmayları ve kalabalık halk kitlesinin sevgi gösterileri arasında BTP Hacıbektaş bürosunun açılışı yapıldı. Kurbanlar kesildi, dualar okundu. Ardından Hünkâr Hacı Bektaş-ı Velinin torunlarından Hayrullah Ulusoy evinde ziyaret edildi. Hayrullah Ulusoy, Atatürk’ü Hacıbektaş’ta ağırlayan Ahmet Cemalettin Çelebi hazretlerinin torunlarından. Bağımsız Türkiye Partisi genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş  beye sıcak ve samimi bir karşılama yaptılar. Kahveler içilirken tarihe ışık tutacak mahiyette sohbetler yapıldı.  Hayrullah Efendi, İş Bankası tarafından yayınlanan Cumhuriyetimizi kuran aileler albümünde yer alan ‘Ulusoy’ ailesi konusunda sayın Baş’a birifing verdi. Albümdeki ilgili sayfalardaki yazılar okundu ve resimlere hep birlikte bakıldı. Resimde yer alan insanlarla birlikte olmak bizi tarihin derinliklerine götürdü. Atatürk’ün Hacıbektaş’a gelişi, yeni kurulacak devletin isminin Türkiye Cumhuriyeti olarak belirlenmesi, Atatürk’ün şimdi müze olarak kullanılan kendi evlerinde misafir edilişi ve daha birçok hatıra bu sohbette Hayrullah Efendi tarafından anlatıldı. Milli mücadele yıllarında Ulusoy ailesinin ve alevilerin gayretlerinin altı çizildi.

Hayrullah Ulusoy’un evi ziyaretçilerle dolup taşan adreslerden birisi. Bu mekanda da Türkiye’nin dört bir yanından hatta yurt dışından gelen birçok ziyaretçi ile karşılamanız mümkün.

Ziyaretin önemli adımlarından bir tanesi de Prof.Dr.Haydar Baş  bey tarafından Hacıbektaş’ta yapılacak olan cem evinin temelinin atılmasıydı.  Cem evi vardır, yoktur; ibadethanedir, değildir şeklinde toplumu bölmeye matuf tartışmaların yapıldığı bir dönemde  “Burada temelini attığımız cem evi sadece bu bölgeye değil, aynı zamanda İslam âlemine hizmet edecektir” diyen Haydar hoca, temel ölçünün de altını çizmiş oldu. Haydar Baş hoca sünni dünyanın sayılı alimlerindendir. Bu konumdaki bir şahsiyetin Ehl-i Beytin dinimizdeki yeri ve alevilerin Ehl-i Beyte bağlılıklarını İslam’ın iman ve amel rukunlarına sahip olduklarını ilmi olarak ortaya koymaktadır. Bugüne kadar ötekileştirilmeye çalışılan alevi kesim, aslında milletin harcıdır;  Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli’nin ‘incinsen de incitme’ sözü bile tek başına birliğin teminatıdır.

Haydar hocanın yaptığı konuşmalar, alevi canlar tarafından can kulağı ile dinlendi. Konuşmasında “Bakın Cenab-ı Hak ayette nasıl buyuruyor: Deki, ben bu peygamberliğimi tebliğe karşılık yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum. ‘Yakınlarımı, Ehli-i Beyti’mi seveceksiniz.’ Ben sizden bunu istiyorum. Bunu Peygamber Efendimiz lisanında Allah buyuruyor. İmam-ı Şafii diyor ki, ‘bu hükme göre bütün ümmetin Ehl-i Beyt’i sevmesi farz-ı ayndır.’ İslam’da farz ikiye ayrılır: Farz-ı ayn, farz-ı kifaye. Farz-ı ayn, herkesin yapması gereken farzdır. Farz-ı kifaye ise bir grup Müslüman yaparsa herkes muaf olur. Mesela cenaze namazı... Ama Ehl-i Beyt sevgisi öyle değil. Bir grup severse, diğer grup sevmezse, mükellefiyetten kurtulmaz. Herkesin sevmesi gerek bir farziyettir. Yani öğle, ikindi, akşam namazını kılmak gibi boynumuzun borcudur. Onun için kurtuluşun yolu da Ehl-i Beyt’tir.” dedi.

İslam coğrafyasında kan gövdeyi götürüyor. Batı son vuruşunu geniş çapta oluşturacağı bir alevi -sünni çatışması ile yapmak istiyor. Bugüne kadar da bu konuda kendi adına başarı kaydetti. Ancak sayın Prof. Dr. Haydar Baş  hocanın başlattığı Ehl-i Beyt açılımı ile bu oyun boşa çıkartılmıştır. Bu sadece ülkemiz için değil, bölgemiz ve bütün dünyadaki alevi-şii-sünni nüfus için de son derece önemli bir gelişmedir. Hacıbektaş’ta bu hareketin taban bulduğu ve süratle geniş kitleler tarafından sahip çıkıldığını görmüş olduk.

Bu müjdelerin en büyüğündendir. Allah'a hamd ediyoruz.