Haydar hocaya karşı yapılan algı operasyonun zamanı tesadüf değildir
Bir ömür hukukun dışına bir adım bile çıkmayan Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ticari bir mesele ile ilgili bir dava konusu bahane edilerek, son günlerde bir dizi haberler yapılmaktadır. Devam eden bir mahkeme olduğu için şimdilik içerik hakkında konuşma yetkimiz yok. Prof. Dr. Haydar Baş Bey, hayatının bütün safhalarında olduğu gibi bu konuda da hukuka saygılı ve haklı olmanın verdiği bir vakar ile hareket etmektedir.
Malum çevreler basın yayınla, tetikçi kalemleri devreye koyarak güya bir linç operasyonu başlattılar. Algı yönetimi ile Türk milletini ve de Türk adaletini etki altına almaya çalışıyorlar. Bunlar mahkemenin içeriğinden cemaat ve cemaat lideri ifadelerini kullanarak bir takım göndermeler yapmaya çalışıyorlar.
Onlar da çok iyi biliyorlar ki; cemaat denince hatıra gelen FETÖ ile dişe diş ilk mücadeleyi yıllar önceden başlatan Sayın Prof. Dr. Haydar Baş beydir;
hatta onlar FETÖ’ye yakın olmak için her türlü hokkabazlık yaparken. Sn. Baş’a bir sıfat arıyorsanız; devletin de kabul ettiği birçok sıfat bulabilirsiniz. Bir kere O, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve ilgili Bakan tarafından üçlü kararname ile görevlendirilen bir Devlet Adamıdır. Dünya tarafından kabul edilen bir Bilim İnsanıdır, Profesördür. Genel Seçimlere giren bir Siyasi Partinin Genel Başkanıdır.
Dosya içeriği ile hiç de ilgisi olmayan bu karalama operasyonu ile Haydar Baş Beyin şahsında, ülkemize zarar verilmek istenmektedir. Bir kere şunu iyi bilmek lazım ki;
Haydar Baş Bey zarar görürse, Türkiye zarar görür; Haydar Baş Bey zarar görürse, insanlık zarar görür.
Neden ?
Çünkü; Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın ortaya koymuş olduğu eserler, sadece ülkemiz için değil, tüm dünyadaki ezilmiş insanlar ve sömürülen devletler için bir umut kaynağıdır.
Milli Ekonomi Modeli, BRICS Devletlerinin temel hareket noktası olmuştur. Rusya ve Çin başta olmak üzere birçok ülke, bu model ile emperyalizme karşı liderlik mücadelesi vermektedir.
Ehl-i Beyt hakkında yazdığı seri eserlerle Alevi Sünni çatışması soğutulmuş, rafa kaldırılmıştır.
Hoşgeldin Atatürk eseriyle devlet-millet kardeşliği ve toplum içindeki ayrılık bölünmüşlük ortadan kaldırılma yoluna girilmiştir.
Prof. Dr. Haydar Baş Beye saldıranlar, milletin birliğini, devletimizin büyümesini istemeyen kişilerdir. Dolayısıyla bu operasyon, Atlantik ötesi bağlantıları olanlar ve bunların yurt içindeki tetikçileri tarafından organize edilmektedir.
Türk Lirasının, dolar ve euro karşısında, sadece son bir haftada yüzde 12 değer kaybettiği bir dönemdeyiz. Bu dönemde, Atlantik ötesi bağlantıları olan tetikçilerin, FETÖ sempatizanlarının, ekonomimizin yeniden toparlanması için çözümün adresi; Milli Paranın ilk defa tanımını yapan, Milli Ekonomi Modelinin sahibi olan Prof. Dr. Haydar Baş beye saldırı yapmaya başlamaları tesadüf olmasa gerek.
Şunu da belirtmek isterim. Malum, ülkemizde eline kalem alan herkes köşe yazarı oluyor. Bu kendini bilmezler, sözüm ona linç organizasyonunda o kadar ileri gitmektedirler ki; şaşırmamak elde değil. Okuduğum bir makalede Haydar Hocanın Kilis'in demografik yapısı ile oynamak istediğinden bahsediliyor. Güya kendisinin Kilis’in boşaltılmasını teşvik ettiğini ifade ediliyor. “Bu bir iftiradır, yalandır.” Bunu bir Kilisli olarak yazıyorum. Daha geçen ay, Haydar Baş Hocamızla birlikte Kilis'e gittik. Haydar Hoca, şu anda Kilis'te kendine bir ev yaptırıyor. Bu arada, Kilis'te Haydar Baş Hocanın Genel Başkan olduğu Bağımsız Türkiye Partisi’nin tüm seçimlerde, hatırı sayılır oylar aldığını ve Kilis siyasetindeki etkinliğini bilmeyen yoktur herhalde. Haydar Hoca ile Kilisliler arasında çok ciddi bir gönül bağı vardır. Ve bilinmelidir ki; çatlasanız da, patlasanız da vatanımızın bir çakıl taşını verecek değiliz.
Basın ahlakından uzak, gazetecilikten nasibini almamış bir düşünceyi, bir fikri, araştırmadan; tek yanlı olarak yazanlar, bilerek veya bilmeyerek; bir projenin aktörü veya bir oyunun piyonu olmaktan öteye geçemeyeceklerdir.
Şunu bir kez daha ifade etmek isterim.
“Bu Vatan Bizimdir Bizim Kalacaktır.”