HSYK ve Demokratik Krallık

HSYK ve Demokratik Krallık

2010 yılında 12 Eylül günü yapılan referandumda “yetmez ama evet” diye halkın huzuruna çıktılar.
12 Eylül günü olmasının sebebi askeri vesayetine bir gönderme yapacaklardı. Güya askeri vesayeti ortadan kaldırmışlar, yüksek mahkemelerin de tahakkümünden kurtulmak istiyorlardı. Nasıl olsa ellerinde siyasi güç vardı. Vatandaş da onlara istedikleri desteği veriyordu.
Referanduma gidildi gidilmesine ama bırakın sıradan vatandaşı, aydını bile hangi maddeleri oyladığını bilmiyordu. Tek bildiği vardı, “yetmez ama evet” şimdilik bu kadarla yetinelim dediler nasıl olsa bu bir başlangıçtı, arkası gelecekti değişikliklerin.
Bazı muhalifler referanduma ‘evet’ derken bazıları da her zaman olduğu gibi iktidar partisi istediği için ‘hayır’ demeyi tercih ettiler.
İşte o günlerde referanduma yüksek sesle hayır diyen ve Türkiye’nin her yerini gezen mitingler ve toplantılar yapan BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey, ‘hayır’ın gerekçelerini ortaya koyuyordu. “Türkiye’nin krallık olmasına hayır” diyordu.
Prof. Dr. Haydar Baş, referandumda ‘evet’ denirse ‘Türkiye’nin demokratik bir krallık’ şekline bürüneceğini her fırsatta haykırıyordu. Üstelik tartışılmadan, milletin önüne getirilen bu anayasa değişikliğinin demokratik olmayacağını ifade ediyordu. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) olarak referandumda ‘hayır’ diyeceklerini açıklıyordu.
Vatandaşın, sivil toplum örgütlerinin (STÖ), ilgili birimlerin kanaati alınmadan alelacele değiştirilen anayasa maddelerini kendileri bile yeterince hazmetmemişlerdi. Bu acelenin bir sebebi olmalıydı.
...
Aradan 3 yıl geçti.
Referandumla değiştirilen anayasa uygulaması Türkiye’ye huzur getirmedi.
Bırakın huzuru, devlet kendi içinde çatışmaya girdi.
Başbakan açık açık “yetkim olsa HSYK’yı yargılardım”
Bülent Arınç, cemaati “alçaklık” yapmakla ve cemaat konusunda yanıldıklarını beyanla “bunun saflıklarına verilmesini” bile rica etti milletten
Adalet Bakanı Bozdağ, 3 yıl önce referandumla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısını değiştirmekle hata yaptıklarını belirterek, kurulun bir mensubiyetten başka bir mensubiyete geçtiğini söyledi.

Sayın başbakan, siyasetinin ustalık dönemini yaşıyor, ya çıraklık ve kalfalık dönemi olsaydı milletin başına daha ne gelecekti acaba?
Sayın başbakan ve kabinesi, kimin sözünü dinliyor kimi rehber kabul ediyorsa gözden geçirmeleri gerekir, çünkü burunları pislikten kurtulmuyor.
Bütün bu gelişmelerden anlaşılan, ne hükümet ne de paralel oluşum içindeki cemaat, bu memleketin hayrına değildir; yanlışla zaman geçirmenin bir anlamı yoktur.
Siyasi, sosyal, ekonomik kısacası her konuda öngörüleri, hep doğru çıkan BTP genel başkanı Prof. Dr. Haydar Baş bey referandum oylaması ile Türkiye’nin demokratik krallık olacağını söylemişti. Sonuç yine Haydar Baş beyin dediği gibi oldu.
Bir değil, iki değil, bütün öngörüleri doğru çıkan ve çözümleri Rusya devleti başta olmak üzere dünyada kabul gören Sayın Haydar Baş beyi millet olarak baş kabul etme günü daha gelmedi mi?

Biliniz ki kabul edersek millet ve devlet kazanacak; kabul etmezsek yine millet ve devlet kaybedecektir.