Hüseyin Baş ile yürüyüşümüz devam edecektir
Haydar Baş hocamızın hayatı boyunca hareket noktası Allah rızası idi. Bütün ömrü bu ölçü ile şekillendi. Sadece kendisi mi, hayır yetiştirdiği kadronun da çizgisi budur. Bizzat Haydar hoca “Ben ve kadrom, Allah'a hesap verme şuurunu bir saniye bile yitirmeden yalnızca Hakk'ı, hakikati, devlet ve millet yararına olanı anlattık” demektedir. O, milletin hem dünyasını hem ahiretini kazanmasını isterdi. Sevincimiz o ki O’nu tanıdık, onun eserlerini kendimize rehber edindik. Üzüntümüz ona olan hasretimizdir, gönüllerde yanan kor alevdir.
Meltem TV. Ramazanda iftar saatlerinde Sayın hocamızın
sohbetlerini yayınlıyor. Muhteşem ölçüler var, muhabbet var. Bir sohbetinde kazanmak
ve kaybetmek üzerine öyle ölçüler verdi ki, siyaset olsun, ticaret olsun hep
kazanacağım diye helal haram sınırları aşılmayacak diyor, öncelikle.
Menfaat üzere hareket ediyorsan kazandım dediğin an kaybedersin, diyor.
Menfaat kaygıları üzerine kurulan dünyada, ancak dalkavuk olursun
diye ikaz ediyor.
Şunu da hatırlatıyor, tevekkül sen elinden geleni yaptıktan sonra
Allaha teslim olmandır. Nasibi olmayanlarla birlikte olmanın kaderi
kaybetmektir; ancak sonuç kaybedilmiş gibi görünse de sen üzerine düşeni
yapmakla mükellefiyetten kurtuluyorsun; kaybederken kazanıyorsun.
Yine hocamız adeta sevenlerine sesleniyor: Kişi sevdiği ile
birliktedir. Dünyada da böyledir, ahirette de böyledir. Kimin ahlakını huy
edinmek istiyorsak onunla birlikte olacağız. Yol da gösteriyor. O’nun duruşunu
hal edinmek için onun yolundan gideceğiz.
Gelelim onun rıhletinden sonra yaşananlara: Emperyalist dünya
özellikle son dönemde Müslümanları kendi aralarında savaştırmak için mezhep
ayrılığını körüklüyor. Bunda epey muvaffak da olmuşlardı. Şiilik ve Sünnilik İslam
aleminin iki kutbu olarak sergileniyor ve sürekli kavga ve katliam ile
anılıyordu. Haydar Baş hoca “Tevhidin merkezi Ehl-i Beyt’tir” tespiti ve
çalışmalarıyla müslümanlar arasında birlik mayasını çaldı ve bunda muvaffak
oldu. Sünni, Alevi ve Şii dünyadan birlik mesajları geldi. Her biri kendince
Haydar Baş hocadan bahisle onun yeri doldurulamayacak kişiliğinden bahsettiler.
Onun eserlerinin ve birlik mücadelesinin altını çizdiler.
Bunun yanında bazılarından kısık sesle de olsa bağırsak
gurultuları duyuldu. Onun birlik projelerine karşı çıkan emperyalistlerden ve
onun sözcülerinden geldi bu sesler. Bunların maksadı ne olursa olsun bir hükmü
yoktur. Bir kere şunu bilsinler Haydar hocamız yaşamı boyunca mücadelesini
hukuk içinde vermiş ve hepsini de kazanmıştır. 50 bin sayfalık dava dosyaları
bunun şahididir. Haydar hocanın yolunun takipçileri de mücadelesini yine hukuk
içinde verecektir.
BTP taşıdığı misyonla ülkemiz için, birlik ve beraberliğin,
kalkınmanın ve varoluş misyonunun temsilcisidir. Haydar Baş hocamızın rıhletinden
sonra hocamızın fikirlerinin bayrak taşıyıcısı Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)
telekonferansla MYK toplantısını yapmış ve oy birliği ile genel başkanlığa Av.
Hüseyin Baş beyefendi seçmiştir. Kendisi özellikle son yıllarda sürekli hocamız
ile beraberdi, onun yanında yetişti. Sosyal medya çalışmalarından o sorumluydu,
sosyal medya buluşmalarını o tertiplerdi. Hocamız kendisinin yerine
toplantılara onu gönderirdi. Ben buna şahidim. Hüseyin Baş aldığı eğitim ile
aldığı emaneti en iyi şekilde temsil edecektir. Bağımsız Türkiye Partisi
kaldığı yerden yürüyüşüne devam etmektedir. Sayın Hüseyin Baş’ın, “Prof. Dr.
Haydar Baş her ilden 50 kabine çıkartırım dediği mevcut teşkilat en büyük
destekçimdir” sözleri ve ardından bütün teşkilatların bağlılık mesajları
BTP’nin Haydar Baş beyin fikirleri etrafında sıkı sıkıya kenetlendiğinin de en
büyük ispatıdır.