İnsanımız kartopu gibi eriyor
Kaybolan değerlerimiz konusunu milletimizin gündemine taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş hocamız olmuştur. Trabzon'da başlatılan konferanslar serisi yurdun dört bir köşesine yayıldı.
Özellikle son çeyrek yüzyılda daha hızlı şekilde değerlerimizin kayboluşuna şahit oluyoruz. Değerlerimizin kaybolması demek, insanımızın kaybolması anlamına geliyor. İnsanımızın kaybolması ise, devletin kaybolması demektir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın sözünü bilmeyenimiz yok gididir. İnsanı yaşatmak demek, onu sadece fizik olarak yaşatmak değildir. Aynı zamanda insanı insan yapan değerleri yaşatmaktır.
Kaybolan değerlerimiz konusu stratejik önemi haiz bir konudur. Kaybedilen değerler sıradan gibi görünse de neticede ülkemize karşı oynanan büyük bir oyundur. Uyuşturucu kullanımı almış başını gitmiş, ahlak yozlaşmış, namus kavramı ayaklar altında ise bunlar toplum adına verilen -S.O.S- lerdir.
Bakınız son dönemin kanayan yaralarından bir tanesi de kadına şiddet meselesidir. Kanunla, basın yayınla, mahalle baskısı ile bunun önüne geçilemiyor. Başkasına göre yabancı gibi görünse de birilerimiz için kadın demek, anne demektir, evin hanımı demektir, kızımız veya kardeşimiz demektir. Peki, nasıl oluyor da bu cürümler azalmıyor, artıyor.
Sözün özü değerler adına maddi veya manevi ne varsa her biri kaybolmaktadır. Topraklarımız, doğal ürünlerimiz, atmosferimiz, suyumuz, çevre koşullarımız ve daha niceleri.
Bu öyle bir hastalıktır ki bütün hücremize yayılma eğilimi göstermektedir. Veya habis özellik kazanmış doku gibi vücudu istila etmektedir.
Aidiyet hissi, önemli bir değerdir. Bu his kişiyi aile bireyi yapar; sokağına, şehrine, ülkesine sahip çıkma güdüsünü besler. Azerbaycan şu an bir savaşın içindedir. Azerbaycan'da vatandaşın verdiği mücadele canını seve seve verebilecek aidiyet duygusu ile mümkündür. Bu duygu kaybedildiği zaman, güneşte eriyen kardan adam misali insanımızı ve ülkemizi kaybetmek mukadderdir.
Haydar Baş hocamız bu konunun önemine dikkat çekmiştir. Yetmedi çözüm yollarını göstermiştir. En pratik çözüm yolu, örnek şahsiyetlerin izini sürmektir.
Ehl-i Beyt efendilerimiz bizim için örnek şahsiyetlerdir. Onları tanımak, hem dinimiz İslam’ı öğrenmek hem de dini aşk ve muhabbet boyutunda yaşamak demektir.
Mustafa Kemal Atatürk, bütün milletimiz için örnek bir şahsiyettir. Uzun zamandan beri gerçek Atatürk gizlenmiş ve zenginliğimiz olan Atamız ayrılık unsuru olarak takdim edilmiştir. Hocamız "Hoş Geldin Atatürk" eseri ile her biri bir tarafa çekilerek dağıtılmaya çalışılan halkımızı yeniden millet olmak kulvarına çekmiştir.
Haydar Baş hocamız bizzat örnek bir şahsiyettir. Onun hayatı ve eserleri gidilecek yolun bizzat kendisidir. Milli bütünlüğümüzü bozma adına dini bütünlüğümüze, gelenek ve göreneklerimize, aile hayatımıza yönelik saldırılara karşı göğsünü siper etmiştir. Müslüman mahallesinde salyangoz satanları deşifre etmiştir.
Son sözümüz “Ey Türk titre ve kendine dön” olsun.