İntihalcinin mumu yatsıya kadar yanar
Oylum Talu ile hafta sonu programına konuk olan Prof. Dr. Aziz Akgül'ü (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı mütevelli heyeti başkanı) esefle izledim…
Batı ekonomi biliminin ilk cümlesi, "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır" diye başlar. Bugüne kadar sosyal, siyasal, toplumsal ve ekonomik ilişkiler hep bu temel üzerinden hareket etmiş, paylaşım kavgalarını tetiklemiş sonuç ise hep hüsran, gözyaşı ve kan olmuştur.
Bu kaynak savaşında komünizmde politbüro, kapitalizmde bir avuç sermayedar paranın hâkimidir. Kaynakları sınırlı kabul ettiklerinden tekel söz konusu olmuştur.
Hatta bir başkası yoklukla pençeleşirken, onlar tıksırıncaya kadar kaynakları ele geçiriyorlar; yetmedi, stokluyorlar. Hangi 'izm' olursa olsun, serbest piyasa ekonomi modelinin yaşandığı toplumlarda yaşanan yazgı budur. İnsanlar sistemin dişlileri arasında yaşam savaşı vermektedir.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamız, maddi yoksunluk içerisinde en temel ihtiyaçlarını bile teminden aciz kalmış, genç-yaşlı; kadın-erkek insanımız için, Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) kaleme almıştır.
Yıl 2005, bu model uluslararası kongre ile dünya kamuoyuna deklare edilir. Dünyanın dört bir yanından gelen bilim insanları görüşlerini dile getirirler. Her biri kendi ülkesindeki uygulamalar ile MEM'i mukayese ederler. Derler ki; MEM'e ihtiyacımız var. Sonraki yıllarda da aynı sözler daha güçlü terennüm edilmeye devam eder.
Haydar Hoca Duma'ya davet edilir. 6 saatlik bir brifing ile MEM'i anlatır. Rusya ve Çin başta olmak üzere BRICS devletleri MEM'i uygulamaya başlarlar.
MEM, ekonomi bilimini temelinden değiştirecek bir değil, pek çok tespit içermektedir. Bu tespitlerden bir tanesi de kaynaklarla ilgili olandır. Bu güne kadar kavgaların ve savaşların sebebi olan kaynakların sınırlı olmasını reddeder Haydar Hoca. "Kaynaklar sınırsızdır" der. Bunu örneklerle anlatır.
Mesela güneş, rüzgâr, hidroelektrik santrali (HES), jeotermal, biyokütle, gelgit, dalga yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Tarımdaki teknolojiye bağlı olarak toprak her yıl, hatta yılda birden çok defa ürün vermektedir. Bu örnekleri arttırabiliriz.
Haydar Hoca yüzyıllardan beri ihtiyaçlar sınırsızdır tanımını da elinin tersiyle iter atar. Der ki; "ihtiyaçlar sınırlıdır." Bunu örneklerle anlatır.
Bir insan kaç öğün yemek yiyebilir. Bir insan bir öğünde kaç tabak yemek yiyebilir, günde kaç bardak su içebilir. Bir insan günde kaç kıyafet değiştirebilir. Görülecektir ki bir sınırı vardır.
Peki, yıllardan beri süregelen yanılgının esası neydi? Onun da cevabını Haydar Hoca veriyor. Diyor ki; "sınırsız olan ihtiyaçlar değil, ihtiraslardır." Yani insanın nefsani arzuları, doyumsuz istekleridir.
Prof. Dr. Haydar Baş Beyin bu yaklaşımı bir slogan cümlesi değil, medeniyet anlayışıdır. Haydar Hocanın Türk-İslam medeniyetine olan vukufiyeti, ruhu ve bedeniyle bu hali yaşaması, dava edinmesi ve yaşatmak için ortaya koyduğu mücadele bakın nasıl sonuç verdi.
Kapitalizm, sosyalizm ve diğer bütün 'izmlerin' tarihin derinliğine gömüldüğü günümüzde, tek çözüm MEM'dir.
Prof. Dr. Aziz Akgül ve benzerlerinin kaynak göstermeden bu düşünceler kendilerine aitmiş gibi konuşmaları ve davranmaları bilimsel etiğe aykırı bir intihal olduğu gibi, modelin gücünü de göstermektedir.
Bilinmelidir ki; Haydar Hocanın dönemi başlamıştır.
Hocamızın ifadesi ile "beni kaçırdınız, ama bunları (fikrinin ve emanetlerin hamalı olan BTP Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş ve kadrosunu) kaçırmayın" sözü kulaklara küpe olmalıdır.