İskilipli Atıf Hocaların Misyonu

İskilipli Atıf Hocaların Misyonu

İskilipli Atıf Hocaların Misyonu

Sembol şahsiyetler vardır. Halk bu isimler etrafında toplanır. Bunlar üzerinden topluma mesajlar verilir. Gaye toplumu şekillendirmektir. Bu konuda iki temel isimden bahsedelim.

Onlarca yıldan beri Atatürk dinsiz kabul edilmiştir. Propaganda ile ateist bir kesim oluşturulmuştur.

Diğer isim, İskilipli Atıf hoca ise mücahit kabul edilmiş, idam edilmesi bahane edilerek toplumda ötekiler oluşturularak düşmanlık aşılanmak istenmiştir.

Ezber bugüne kadar süre geldi. Ön yargılarımızdan kurtulup bakınca, bu kadar zamandan beri nasıl yanıltıldığımızı da görmüş olduk. Günümüzde bu perdelerin kalkması taşeronları çok rahatsız etmektedir. Bugünlerde maaşlı, zavallı kalemşörlerin çırpınışlarına şahit oluyoruz. Sermayeleri yalan ve iftira olan bu güruh sadece kendi kendilerini ele veriyorlar.

Tarihin kırılma noktalarından birisini yaşıyoruz. Günümüzde yaşayan Atıf hocaların da olduğunu göreceksiniz. İskilipli Mehmet Atıf hoca, İslam Teali Cemiyetinin başkanıdır. Adı İslam olan İslam’la ilgisi sadece istismar seviyesinde olan topluluktur bu oluşum. Kuruluş ve eylem amaçlarına uygun olarak 1920 yılında bir bildiri yayınlarlar. Yunan uçakları ile Anadolu köylerine attırılan bildirilerde “Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır” demektedir.

Bir başka bildiride “Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?”

Bu bildiriler neye hizmet ettiklerini de çok iyi özetlemektedir.

Bu ve buna benzer bildirilerin altında Atıf hocanın imzası var veya yok demek sadece demagojidir. Başkanı olduğu, kurucusu olduğu bir cemiyetin fikir yapısı, Kuvay-ı Milliyeye karşı çıkmak; din maskesi takarak gözü topraklarımızda olan emperyalistlerle iş birliği yapmaktır.

Yaşadıklarımız geçmişi daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor. Şimdi de din maskesi takıp ABD ile Avrupa devletleri ile İsrail ile birlikte hareket etmiyorlar mı?

“Suriye’li müslüman askerlerle savaşan askerler şehit olur mu?” sorusuna ise Cübbeli şöyle yanıt veriyor “Tabi şehit olur. Bizim askerimiz meşru müdaafa ve oradaki mazlum insanları kurtarmak için müdahale ediyorlarsa, hayatını kaybederse şehit olur. Biz Saddam’a evliya mı dedik. Esad zalimdir. Burada zulüm yapılıyor. Zalimin zulümü durdurulmak için meşrudur. Zaten Şiiler hep Müslümanlarla savaşır. İran’ın desteği ortadadır Suriye’ye. Bizim hükümetimizde bunu iç işimiz diye sahipleniyor. Doğru yapıyorlar. İç işimizdir. Sahiplenilmesi lazımdır. Oradaki halk Türkiye’den medet beklemektedir. Türk ordusunun Suriye’ye girmesi caizdir.” demektedir.

Esad'a karşı kim mücadele veriyor? ABD, Avrupa devletleri, İsrail ve AKP hükümeti. Mantık aynı. Haçlı ordusu haklı bir mücadelenin içindedir. Hiç de zararlı değildir, asıl kafası kopartılacak olan mahlukat Şam'dadır, demek istemektedir. Artık Güneşi balçıkla sıvayamazsınız, artık size teslim edilen medyayla elinizdeki çamurları atamazsınız. Bunu yaparsanız ancak kendinizi ele vermiş olursunuz.

Gelelim Atatürk'e karşı çıkılmasının sebebine. CIA eski yöneticisi, ABD Dışişleri Bakanlığı görevlisi Graham Fuller bakın ne diyor. "Türkler Kemalizm’i terk edip ılımlı İslam’ı benimsemelidir. Ilımlı İslam, Kemalizm’i silmeye yönelik bir karşı devrimdir. Bu devrimin karşısındaki tek güç Türk Ordusu ile ulusalcı aydınlardır ve tasfiye edilmeleri gerekir” Atatürk ve milli kahramanlarımızın yok sayılmalarının sebebi emperyalizme karşı bir istiklal mücadelesi vermiş olmalarıdır. Batının ülkemiz topraklarındaki emeli olan Sevr anlaşmasının yırtılmasının intikamı alınmak istenmektedir. 

Bütün önyargılarınızdan sıyrılarak kulağınızı kabartın ve dinleyin, kim milletin yanında kim karşısında göreceksiniz.