İttifaklar artıyor…
Seçime sayılı günler kaldı. Ülke yönetiminde millet iradesinin devlet idaresinde temsil edilmesi seçtiği milletvekilleri eliyle oluyor. Bu vekiller aracılığıyla devlet ve millet şekillenir. Millet ve devlet arasındaki karşılıklı etkileşim milletvekilleri vasıtasıyla olur. Özet olarak seçim, devlet ve milletin varlık muhasebesidir.
Bütün görüşlerin meclis çatısı altında temsil edilmesi önemlidir. Böylece milletin bütününün istişaresi gerçekleşir. Görüş ve düşünceler olgunlaşır ve şekillenir. Hakkaniyetli temsil ile hak ve adalet anlayışı vücud bulur.
Ancak başkanlık sisteminin uygulamaya geçmesi ile çoğulcu ve temsili meclis anlayışı rafa kaldırıldı.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ifadesi ile demokratik krallık olan başkanlık sisteminde devlet kavramı da zarar görüyor. Cumhurbaşkanının hem partisinin başında olması hem de devletin başında olması sonucu partinin devletleşmesi, bir başka açıdan devletin partileşmesi söz konusu oluyor.
Başkanlık sisteminin ülkemizde uygulandığı bu zaman zarfında, bu durumun acı sonuçlarını millet olarak hep birlikte yaşadık. Bu durumdan müşteki olan sadece muhalif olanlar değildir, bizzat bütün millet zarar görmüş durumdadır. En büyük zarar da devletin kurumsal yapısı üzerinde olmuştur. Yıllar boyu süren yaşanmışlığın imbiğinden süzülen tecrübeler devletin kural ve kaidelerini oluşturmuştur. İşte tahrip olan bu yapıdır. Adeta miras yedi mantığıyla bu yapı berhava olmaktadır. Sıcağı sıcağına yaşadığımız depremler ne ise bu durum da tam da budur.
Yeniden parlamenter sisteme acilen geçilmesi gerekmektedir. Farklı düşünceler, yeni ufuklar ve yeni fırsatlar demektir. Tek adam rejiminde ise bu mümkün değildir.
14 Mayıs günü yapılacak seçimler bu anlamda çok önemlidir.
İttifak sayısı artıyor. Cumhur, Millet ile Emek, Demokrasi ve Özgürlük ve Ata ittifakı. Yeni cumhurbaşkanı adayları da söz konusu olacaktır.
Millet ittifakının bir iddiası var; parlamenter sisteme geçişi sağlamak. Bunun için dikkat edilmesi gereken şu hususu unutmamak gerekir. Cumhurbaşkanlığını almak bu gayeyi gerçekleştirmek için yeterli değil. Belli sayıda milletvekili desteği de gerekiyor. O halde Millet ittifakının nasıl olsa gereken oy desteğimiz var, cumhurbaşkanlığını da aldık diye düşünmesi ayağına kadar gelen tarihi bir fırsatı kaçırmasına neden olabilir. Sn. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun aday olduğu dönemde de görüldüğü gibi seçim bir toplama çıkartma işlemi değildir. Dereyi görmeden paçayı sıvamamak gerekir.
Gelişmelere bakılırsa cumhurbaşkanlığı bile kimsenin çantasındaki keklik değil. Bunu sayın Erdoğan da görmüş durumda. Elindeki devlet imkanlarını sonuna kadar kullanan Erdoğan bir oyun bile hesabını yapmaya başladı. Cumhur ittifakına yeni yeni partiler katmaya devam ediyor. Üstelik bu partilerin talepleri kendi çizgisine uysun veya uymasın bakmaksızın…
Ancak benzeri aktiviteyi Millet ittifakında göremiyoruz. Eğer seçimi kazanmak istiyorsa herhangi bir ittifakta yer almayan partiler ile vakit kaybetmeden görüşülmeli, ittifak sözde değil fiiliyatta gerçekleştirilmeli ve taban genişletilmelidir.
Sokağın sesine kulak verdiğimizde bunun gecikmesi ve hatta yapılmaması kamuoyunda tereddütlere yol açmaktadır. Seçim hesaplarında dikkate alınması gereken önemli parametrelerden birisinin de seçmen psikolojisi olduğu unutulmamalıdır.