‘Kadına şiddete hayır’ ama nasıl?
Bakın kadınlarımız ne diyorlar, "sabah gözümü açıyorum, bugün kadına şiddetin adresi neresi diye düşünüyorum." Kadınlarımız böyle bir ruh halini hak etmiyorlar.
Bu kadınlar bizim annelerimiz, kız kardeşlerimiz, teyzelerimiz, eşlerimiz, kızlarımızdır.
Kadın her şeyden önce insandır, bir annedir. Üstelik "cennet annelerin ayakları altındadır"
Durumun vahametine bakalım isterseniz. Birleşmiş Milletler kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele (25 Kasım) günü raporundan birkaç tespit aktaralım:
Her 3 kadından ve kızdan 1'i yaşamları boyunca, en sık birlikte yaşadıkları yakınları tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor.
Veriler, COVID-19'un ortaya çıkmasından bu yana, birçok ülkede aile içi şiddet yardım hatlarına yapılan çağrıların arttığını gösteriyor.
Dünyadaki tüm insan ticareti mağdurlarının % 71'i kadın ve kızlardan oluşuyor. Bu kadın ve kız çocuklarının 4'te 3'ü cinsel istismara uğruyor.
Bütün dünyada benzer durumlar söz konusudur.
Fransa ve Almanya’nın, Avrupa’nın en fazla kadın cinayeti işlenen ülkeleri olduğunu biliyor muyuz?
Alınan tüm önlemlere rağmen Avrupa ülkelerinde de kadına şiddet azalmıyor. Fransa'da her yıl yaklaşık 200 bin kadının şiddet mağduru olduğu ifade ediliyor. Ülkemizde durum bundan farklı değil, yıllar içerisinde kat be kat artıyor. Kadına şiddet konusunda bırakınız çözümü bu konuyu istismar etmekten de geri durmuyorlar. ABD'nin Irak'a düzenlediği körfez savaşına “Özgürlük Operasyonu” adı verdiler. Güya insan hakları ve de özellikle kadın haklarına saygı temini için başlattıkları savaş tam bir işgale dönüştü. En çok da kadınlar mağdur oldular. Namusları kirletildi, evsiz barksız bırakıldılar. Dünya sadece seyirci kaldı, hunharca işlenen petrol gaspına. Bizler de toplum olarak batının ahlakı ile ahlaklandıkça, kadına şiddet bu topraklarda da patladı.
Kadına yaratılışı istikametinde haklar sunmak ve özgürlüklerini yaşamasına imkân verildiği takdirde o en iyi insan, en iyi anne olacaktır. Ekonomik sıkıntı neticesinde insanlığın birbirine karşı hoşgörü ve tahammülleri kalmadı. Çözüm şiddete sebep olan unsurları ortadan kaldırmak ile mümkündür. Şiddetin ana sebeplerinden olan ekonomik buhran ortadan kaldırılmalıdır. Aynı zamanda eğitim ve kanunun caydırıcılığı sürecin yönetimine destek verecektir.
Günümüz koşullarında bırakınız fakirlik bir aile için açlık sınırında olan asgari ücret söz konusudur. Peki, kadına şiddetle bu şekilde mücadele edilebilir mi? Korona pandemisinde iş ve aş sorunu kat be kat artmıştır. Şiddetin artması niçin sürpriz olsun ki… Serbest piyasa ekonomisi bitmiştir. Bizzat batılı ekonomistlerin ifadesi ile serbest piyasa ekonomisi tabutuna çakılan son çivi pandemi ile olmuştur.
Tüketim eksenli model olan Milli Ekonomi Modeli ile asgari ücret, vatandaşlık maaşı, ev kadınlarına maaş, çocuklara maaş ödemeleri ile kadınlarımız cennet hayatı yaşayacaklardır.
Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın ifadesi ile kadınlarımız kraliçelerimiz olacaktır.