Kıbrıs’ta Neler Oluyor?
Güya "çözüm' adına, ne istendiyse verildi. Uyum adına, diyalog adına, barış arayışı adına taviz üstüne taviz verildi de ne oldu. Sayın Erdoğan'ın "Kıbrıs konusunda hep bir adım öndeyiz" sözünün diplomaside geçersiz olduğu kadar teslimiyetçi bir yaklaşım olduğu da, bu zaman zarfında görülmüş oldu.
Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 34. yıl dönümü kutlamalarında konuşan Başbakan Erdoğan'ın uyguladıkları politikanın yanlış olduğu kamuoyunca anlaşıldıktan sonra “Adada kimin çözüm istediğini, kimin uzlaşmaz taraf olduğunu ortaya koyduk. Siyasî kararlılığımız sayesinde dünyanın ezberini bozduk” demekle yetiniyor. Şu kadar yıllık geçmişi ve devlet geleneği olan bir ülkenin başbakanının, dünyanın bize bakışını ve nasıl davranacağını bilmesi gerekmez mi?
AKP iktidarı döneminde Yunanistan'la yalancı bahar yaşandı. Sayın Erdoğan ailece samimi görüntüler verdi, basının önünde. Sonuçta ne değişti. Şunun iyi bilinmesi gerekir; her devlet Türkiye gibi geçmişinin üzerine bir çizgi çekip, üzerine bir bardak su içmez. Dış politikadaki kırmızı çizgiler, kalemle çizilmemiş ki silinip süpürülsün. Yunanistan diplomatik olarak görüntüde samimi de davransa, esasta devlet politikasını uygulamaktan bir adım geri gitmemiştir. İspat mı istiyorsunuz, işte Selanik'te açılan Pontus Rum anıtı. Bu "anıt', Yunanistan Parlamentosunun, 1994 yılında, 19 Mayıs gününü sözde Pontus Rum soykırımını anma günü ilan etmelerinin devamı niteliğinde. Yani bundan sonra olacakları bekleyin anlamına da geliyor. Yalnız Kıbrıs değil, sırada İstanbul var, sırada Karadeniz var; yani sırada Türkiye var mesajı veriliyor. Bir başka ifade ile önce Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı olan ENOSİS tutkusu, ardından MEGALO İDEA Büyük Yunanistan hevesi.
Daha yeni doğmuşken, daha annesini bile tanıyamadan doğumunun haftasında katledilen bebeklerin, yürümeye takati olmayan yaşlıların toplu olarak soykırım girişimine tabi tutulmasının üzerinden çok zaman bile geçmedi daha. Rumlar ilk defa katliam girişiminde bulunmuyordu. Daha önce de Türk'lere yönelik Girit'te katliam yapmışlardı. O zaman da binlerce Türk katledilmişti. O zaman da batılı kör olmuştu, sağır olmuştu, dilsiz olmuştu. Dünyanın neresinde Türklere karşı Müslümanlara karşı bir katliam yapılsa, hep aynı tavrı takınırlardı, zaten. Sayın Başbakan bunları da mı bilmiyordu. Bir zamanlar Türk adası olan Girit'in entrikalarla elimizden çıkışı ne de çabuk unutuldu. Oysa devlet adamının hafızasının unutma lüksü yoktur.
İnşallah Sayın Erdoğan bu kadar gelişmeden sonra ayıkmıştır. AB sürecinde istenen diyetlerden birisi olan Kıbrıs konusunda, bu güne kadar milli bir politika ortaya konmamış iken, şimdiden sonra milli davamız olan Kıbrıs'a ve Kıbrıslıya sahip çıkılmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, bu gün Girit'te bir tane bile Türk yaşamamaktadır.