“Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz”
Pentagon'un (ABD Savunma Bakanlığı) temel hedefi olan “Küresel Dünya
Hakimiyeti” için adımları sıklaştırmanın zamanı gelmişti. Bunun için
sıra Ortadoğu'daki iki devletin devre dışı bırakılmasına gelmişti.
Birisi, kadim bir devlet geleneğine sahip olan İran, diğeri ise
Osmanlının devamı olan Türkiye. Oysa bu iki devletin savaşmasının hiçbir
akli sebebi yoktu. Hatta taraflar bile ihtimal vermiyorlardı. (Türkiye
ve İran'ın savaştırılmak istendiği tespitini yıllar önce Prof. Dr.
Haydar Baş yapmıştı) Türkiye'nin NATO füze savunma sistemini Malatya'ya
yerleştirmesi, İran'ın da füzelerini Türkiye'ye çevirmesi neticesini
doğurdu. Sadece İran değil Rusya da füzelerinin yönünü Türkiye'ye
çevirdi.
ABD İslam coğrafyasında geniş çaplı bir Sünni - Şii çatışması
çıkartmak istiyor. Bu konuda güya Sünni Türkiye ile Şii Suriye'nin
savaşmasını istiyor. Geçtiğimiz günlerde ülkemize ABD Başkan Yardımcısı
Joe Biden geldi. Gezinin detaylarına bakıldığı zaman iç ve dış
politikaya dönük mesajlar verdiğini görüyoruz. Bugün yumuşak yüzünü
gösteren ABD, talimatlarını yapmada gecikme hissederse ne yapar?
Libya'ya, Mısır'a, Suriye'ye takındığı tavrı takınmaz mı? Elbette takınır.
İç ve dış politikaya dönük verilen mesajlarda, Ruhban okulunun açılması,
Afganistan ve Irak'taki ABD menfaatlerine hizmetin devam etmesi, Suriye
ile yaşanan gerilimde Türkiye'ye destek verme adı altında cepheye
sürülmemiz, gündemdeki anayasal düzenlemenin bir reform karakteri
taşıması yani devlet yapımızın yeniden şekillenmesi, İsrail ile iyi
ilişkileri tesis etmemiz istendi.
Biden'ın bilinen özelliği "Türkiye'yi sevmeyen adam' olması.
Başbakanla görüşmeye giderken dublör kullanan Biden, asıl maksadını da
gizlemek için fikri dublörler kullanıyor. Terörün ülkemiz gündemine
girdiği onlarca yıldan beri işin sadece arkasında değil, her noktasında
olan ABD'nin durduk yere PKK'ya karşı iş birliği mesajı vermesi mide
bulandırır cinstendir. İngiltere'den açıklama yapan Cumhurbaşkanı Gül,
Suriye'den gelecek bir PKK saldırısına karşı cevap vereceğimizi
söylemişti. Bu iki yaklaşım yan yana getirildiği zaman tasarlanan proje
de ortaya çıkmaya başlıyor. İş, kuzu ile kurdun haline dönmemeli. Kurdun
derenin üst kısmında olmasına rağmen alt kısmında olan kuzuya "suyumu
bulandırıyorsun' bahanesiyle kuzuyu yemeyi kafaya koyması gibi, ABD de
Suriye'yi yemeyi kafaya koymuştur.
Biz ne milletimizi tehlikeye atmalıyız ne de diğer Müslüman
kardeşlerimizi. Ne topraklarımızı ne de coğrafyamızı çiğnetmeliyiz. Aksi
halde dünyada da ahirette de bunun hesabını vermek mümkün değildir.
Dr. Ahmet H. Kepekçi