Kilis vatan toprağı değil mi? (1)
Doğup büyüdüğüm topraklara her vesile ile gelmeyi bir zevk bilirim. Bu defa Kilis’i ziyaret sebebim farklı. Prof. Dr. Haydar Baş hocamıza şehir hakkında bilgi verdiğimde, Kilis’e gitmemi ve vatandaşlarla birebir sohbet etmemi istediler. İnsanların şehirden kaçmaya çalıştığı bir dönemde, gerek şehirden gerekse şehir dışından insanlar, Kilis ziyaretime pek sıcak bakmadılar; ancak Kilis vatan toprağıdır, ata toprağıdır diyerek, Kilis yolunu tuttum.
Sabahın erken saatinde, şehre intikal ettiğimde hemen görüş almaya başladım. Bu arada bomba sesleri de duyulmaya başlamıştı bile, sanki kalk borazanı çalıyor, sabah mesaisi başladı diyordu bu korkunç sesler. Bir tanesi var ki, çok yakınımıza düşen o bombanın sesi gerçekten çok ürkütücü idi. Yanımda bulunanlar işte bizim halimiz bu; hem de bir gün değil, her gün biz bu hali yaşıyoruz dediler. Bu sabah ki bombalar yine şehrin merkezine isabet etti ve tahribat var (resimlerde görülüyor), siren sesleri var…
Sizlerle izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Yazdıklarım bizzat Kilis’te gördüklerim, duyduklarım ve yaşadıklarım.
…
Kilis bir savaş alanı, vatandaşın ilk şikâyeti devlet bizi duymuyor, görmüyor diyor. Devlet bizi görmüyor, hükümet bizi umursamıyor diye serzenişte bulunuyor. Cumhurbaşkanı sözcüsünün konuşmasında Kilise atılan bombalar yanlışla atılmış olabilir şeklindeki açıklaması Kilislileri daha da yaralamış. Duyulmayan haber yok sayılır. Ülkemize saldırı yapılırken devletin zirvesinin takındığı tavır üç maymunları oynamak duymadım, görmedim, bilmiyorum demekten öteye gitmiyor maalesef. Bende Kilis'e gitmek için İstanbul havalimanında geldiğimde, Küba'dan dönen Gaziantepli bir aile ile sohbet etme fırsatım oldu. Kilisli olduğumu öğrendiklerinde başladılar konuşmaya. Küba’dan yeni döndüklerini, Türkiye'ye gelebilmek 3 aktarma yaptıklarını anlattılar. Küba'nın dışa kapalı bir toplum olduğunu, internetin olmadığını, basın-yayının dışa kapalı olduğunu ancak buna rağmen Kübalıların Kilis'te yaşanan dramdan haberdar olduklarını söylediler. Küba'dan görülen ve duyulan Kilis'in içler acısı durumu, maalesef Ankara tarafından ne görülüyor ne duyuluyor.
…
Vatandaş artık hadiseleri sorgulamaya başladı. Düne kadar hükümetin icraatlarına karşı kayıtsız şartsız teslimiyet gösteren vatandaş, bugün roket mermilerinin altında yeniden değerlendirme yapıyor. Malatya - Kürecik’teki füze sistemlerini sorguluyor. Madem bu sistemler ülkemizi korumak üzere kuruldu, niçin Kilis'i korunamıyor diye soruyor. Hükümet kendi vatanını ve vatandaşını değil de İsrail’i korumak için mi çalışıyor diyorlar. Hükümet koruyucu tedbirlerden ziyade angajman kuralları gereği yaptığı misillemeden bahsediyor, ama bombalar şehri tararcasına artarak düşmeye devam ediyor. Hükümet bomba saldırılar karşısında sessizliğini koruyama devam ediyor, yaptığı açıklamalar sadece vatandaşı oyalamaya dönük. Kilisli sesini duyurmaya çalışıyor, gece aileler organize olarak tepkisini ortaya koydu. Bir yandan tencere tava çalınırken, gençler de motor ve arabalarıyla konvoylar oluşturdu. Devlet yetkilileri ise, bu sesi devlet gücünü kullanarak kısmaya çalışıyor.
…
Vatandaş sabah olduğunda, “vakit geldi” diye endişe içerisinde beklemeye başlıyor. İşıd roket saldırılarını sabahın erken saatlerinde ve gece hava kararmadan yapmayı tercih ediyor. Sebebi ise atış yapılan noktaları gizlemeye dönük, diyor vatandaş. Hükümet bomba saldırılarından mağdur olan vatandaşa destek vereceğini söylemişti ancak bugüne kadar böyle bir desteği de görmedik. Hükümet burada da yavaş davranarak umursamazlığına devam ediyor. Vatandaş devletini yanında görmek istiyor ancak ne milletvekillerini ne valisini ne de belediye başkanını yanında göremiyor, maalesef onlar yanımızda değil diyorlar. Bu insanların vatandaşa dönük algı yönetimi yapmakla meşgul olduklarını söylüyorlar. Hatta cenazelerimize bile doğru dürüst katılmıyorlar diyorlar.
…
Son haftalarda artık öğrenciler okullarına da gitmez oldular, gayrı resmi olarak eğitim durmuş vaziyette. Ders anlatılamıyor, imtihan yapılamıyor, okullarda sene sonu etkinlikleri iptal edilmiş durumda. Eğitimde, Türkiye çapında üst seviyede başarılara imza atan Kilis'te maalesef eğitim de karartılmış durumda.
Vatandaş biz sadece akşamları atılan bombalardan çekmiyoruz, aynı zamanda gece de evimizden dışarı çıkmaya korkuyoruz diyor. Özellikle son zamanlarda şehrin sosyo-kültürel dokusu iyiden iyiye bozulmuş vaziyette. Görüştüğüm bir bakanlık müfettişi, Kilise geldiklerinde adres sormak için araçlarıyla üç farklı noktada durduklarını, soru sordukları üç şahsın da yerli halktan olmayıp Araplar olduğunu ve sorularına cevap alamadıklarını ifade ettiler. Vatandaş kim olduğunu bilmediğimiz şahıslar şehirde geceleri cirit atmaya başladılar; acaba bu şahıslar farklı eylemlerde mi bulunacak diye endişe ediyoruz diyorlar. Hatta bu konuda ciddi söylentiler ve endişeler var. Maalesef bu konuda da yetkililer duyarsızlar, artık şehrimizi tanıyamaz olduk, bazen acaba burası Kilis mi diye kendi kendimize soruyoruz diyorlar. Şehirde sadece sosyal ve kültürel yaşam bitmiş değil aynı zamanda ticari hayat da bitmiş durumda diyorlar. Şehre bir bomba düştüğü zaman dükkânını kapatan esnaf evine koşuyor.
…
Neticede şehri terk etmek için insanlar yarışıyorlar. Memurlar ya gittiler ya da bağlı oldukları sağlık, emniyet, milli eğitim ve diğer kurumlarda Kilis’i terk etmek üzere tayin için sıraya girmiş durumdalar. Her bomba düştüğünde bu sayı daha da artıyor. Kilisli olmayanlar zaten şehri banko terk ediyorlar. Sokaklar, caddeler bomboş…
Vatandaşın ilk ifadeleri, daha çok psikolojisini yansıtmaya yönelik. Yarın izlenimlerimi yazmaya devam edeceğim. Kilis bu duruma nasıl geldi, bu gün ne yaşıyor ve çözüm yolları nelerdir hep bunları sizlerle paylaşacağım.