Lozan’ın Zafer olduğunu anlayabildiniz mi?
Ülkemiz dünya coğrafyasının çok kritik bir bölgesinde yer alıyor. Bir yönüyle bu bölge Amerika ile Rusya'nın karşı karşıya geldikleri cephe olarak da kabul edilebilir.
Amerika Birleşik Devletleri Lozan antlaşmasını kabul etmemiştir ve etmemektedir. Bu ABD’nin ülkemiz sınırlarını kabul etmediğini de göstermektedir. ABD güneyimizde, güneydoğumuzda ayrılıkçı unsurlarla açıktan iş birliği yaparak toprak bütünlüğümüzü tehdit etmektedir. ABD, batının şımarık çocuğu Yunanistan'ı teşvik etmektedir. Doğu Ege adalarının silahlandırılmasına doğrudan destek vermektedir. 2004 yılından beri Yunanistan 18 ada ve 1 kayalığı bilfiil işgal altında tutmakta ve buraları silahlandırmaktadır. Bu yapılanlar Lozan barış antlaşması maddelerine aykırıdır. Yunanistan’ın Ege’deki adaları işgali ve silahlandırması yalın, yalın olduğu kadar da acı ve onur kırıcıdır. Ülkemizdeki siyasi irade bu işgale sessiz kalmaktadır. Son dönemde güya İHA görüntüleri ile sanki yeni bir gelişme varmış gibi bu adaların ABD destekli silahlandırılmasını servis yapması, tamamen suç bastırmaya yöneliktir.
ABD’nin kabul etmediği bir diğer antlaşma da Montrö boğazlar antlaşmasıdır. Montrö, 1936'da imzalanmıştır. Bu antlaşma savaş ve barış zamanında boğazdan geçişlerin esaslarını belirtmekte Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde tam kontrol hakkı vermektedir. Amerika gönlünce Karadeniz’de cirit atmak istemekte fakat Atatürk’ün Lozan gibi bir başka siyasi dehasının neticesi olan Montrö antlaşması buna müsaade etmemektedir. Bu antlaşma sadece ülkemizi değil aynı zamanda dünya güvenliğini de teminat altına almaktadır.
ABD sadece adaları silahlandırmıyor aynı zamanda Yunanistan’ı da silahlandırıyor. ABD Türkiye sınırına 20 kilometre mesafedeki Dedeağaç’a askeri yığınak yapıyor. Yunanistan ordusunu güçlendirmek için hibe yoluyla silah yardımında bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta ülkemizin ABD ile 70 yıldır dost ve müttefik olduğunu ifade ediyor. Diğer taraftan Amerika ile savunma, güvenlik, terör ve yatırımlar olmak üzere birçok konuda stratejik ortaklık yürüttüklerini belirtiyor. Adeta tilki kümese bekçi ediliyor. Oysa sürece bakıldığında ABD açıktan Montrö ve Lozan antlaşmasını delmek için adımlar atıyor.
Rusya'nın Ukrayna'nın doğu bölgelerini ilhak etmesi ile Rusya- Ukrayna savaşı yeni bir boyut kazandı. Haritaya bakıldığı zaman niçin bu bölgelerin ilhak edildiği daha iyi anlaşılacaktır. Önce Kırım ile Karadeniz'de büyük ve donanımlı liman imkânı elde eden Rusya son ilhak operasyonu ile Kırım ile Rus toprakları arasında kesintisiz bir yol elde etmiş oldu. Bir taraftan ABD’nin Lozan ve Montrö antlaşmalarını yok kabul etmesi bu antlaşmaların iptali için her türlü yola başvurması etrafımızdaki ateş çemberini daha da daraltmaktadır.
Karadeniz ile ilgili bir diğer gelişme Kanal İstanbul mevzusudur. Kanal İstanbul ile Montrö yeniden tartışma konusu olacaktır. Diğer taraftan Doğu Ege konusundaki ABD destekli Yunan ihlalleri ile Lozan fiili olarak sonlandırılmak istenmektedir. Lozan'ın ve Montrö antlaşmasının zarar görmesi ülke bütünlüğümüze telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir. Yeniden yapılacak bir antlaşma ile kamuoyuna yönelik tamamen ülkemiz menfaatine olacak şekilde antlaşma yapılabilir. Fakat bu oltanın ucundaki yem misali gibidir. Bu tuzağa karşı ayık ve uyanık olunmalıdır.
Beri taraftan ülkemizde kamuoyuna yönelik propaganda çalışmaları ile Lozan’ın altı delinmek istenmektedir. Kadir Mısıroğlu tarafından yazılan “Lozan Zafer mi Hezimet mi?” kitabı belli çevreler tarafından ciddi anlamda desteklenmektedir. Hatta Lozan antlaşmasının imzalanmasının her yıldönümünde bu tartışma yeniden tezgahlanmaktadır. Bütün bunların arkasında Amerika ve batılı emperyalist devletler bulunmaktadır. Toprak bütünlüğümüzün teminatı olan Lozan hakkında Prof. Dr. Haydar Baş hocamız “Lozan bu devletin tapu senedidir” tespiti yapmaktadır. Gelişen olaylar bu konuda da Haydar Baş hocamızı haklı çıkarmıştır.
ABD ve Rusya’nın karşılıklı hamle yaptığı bölgemizde Lozan ve Montrö antlaşmalarının tartışma konusu bile yapılması ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın hayrına değildir.