Mülteci konusunda milletten gizlenenler
Kamuoyu önünde maddi kriz içindeki millete mülteciler için bize para verecekler açıklamaları yapılıyor; gelecek rakam 3 milyar Euro. Erdoğan, ise 3 milyar dolar söz verdiler, bir kuruş bile gelmedi diyor. ABD ile oturuyoruz, Suriye'nin kuzeyinde mülteci kentleri kuralım diyoruz; anlaşıyoruz, ancak bir adım atmıyorlar diyor.
Diğer taraftan Davutoğlu bugüne kadar mültecilere 10 milyar dolar harcama yaptık diyor.
Bir taraftan ülkemizin mülteci yükü artarken, batılı ve diğer ülkeler ülkelerinin kendi emniyetlerini ilk plana alarak, tesadüfü hiçbir icraata müsaade etmiyorlar.
Hatta NATO ordusu, ege sahillerinde batıya mülteci akınını durdurmak için devriye geziyor.
Bütün riskleri göze alarak Yunanistan başta olmak üzere batılı ülkelere giden mültecilerin ise Türkiye’ye yeniden gönderilme hesabı yapılıyor.
Bir kişinin başka bir ülkeden oturum alması veya vatandaş olması çok maliyetli neredeyse sıradan vatandaş için mümkün değildir. Batıda bu kural geçerli iken bizim ülkemizde maalesef bu kural geçerli değil. Her geçen gün, ülkemizin mülteciler için bir “toplama kampı” olduğu gerçeğini ortaya koyuyor. Geçmiş tecrübeler bu insanların kahir ekseriyetinin kendi memleketlerine geri dönmeyeceğini gösteriyor.
...
Yaşanan bu kadar soruna rağmen gelinen son noktaya dikkat çekelim.
Hükümet, Avrupa Birliği ile ardı ardına toplantılar yapıyor. Güya yumruğunu masaya vuruyor, mülteciyi kabul ederiz ama biz de Avrupa’ya vizesiz gitmek isteriz diyormuş. Yumruklar masaya vurulduğuna göre kamuoyundan gizlenmek istenen ciddi gerçekler var demektir.
Şimdi de Yunanistan'daki mülteciler Türkiye'ye getirilecek.
Ne karşılığında! flaş karar olarak Türk kamuoyuna servis edilen Avrupa'ya vizeler kalkıyor deniyor. Gelen her mülteci için ülkemizden bir mülteci batıya gidecekmiş.
…
Birincisi: AB devletlerinin ülkemize olan tavrı bellidir. Vize muafiyetinin başlaması için AB komisyonu AB ülkelerinin hükümetlerine teklif götürür, şayet oybirliği ile kabul edilirse vizeler kalkmış olur. Bir kere oy birliği ile vizelerin kalkmasını beklemek bile tam bir hayaldir.
İkincisi: Yunanistan’dan gelen her bir mülteciye karşılık ülkemizden alınacak olan her bir mülteci meselesi ise şudur. Türkiye her türlü insanı kabul edecek. Ama batılı sadece işine gelen insanı alacak. Batılı aldığı insanı kendi menfaatleri adına değerlendirecek, ama Türkiye’deki mülteciler demografik yapıyı bozmakla kalmayacak, kontrol dışı olduğu için de bütün dengeleri alt üst edecektir.
Üçüncüsü: Bakın, gelmesi beklenen bu para hükümete verilmeyecek. AB komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Hahn, paranın yönetiminin AB’de olacağını açıklamıştı. Fakat bu bilgiden ülkemiz kamuoyunun haberi yoktur; milletten gizlenen bilgidir bu. Bu para şayet gelirse BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, UNICEF, BM Gıda programı gibi uluslararası kuruluşlar eliyle harcama yapılacak. Netice olarak bu para, ülkemiz menfaati için değil yine batının projeleri için harcanacak.
...
Deşifre olan her bir anlaşmadan sonra “aldatıldık” açıklamaları ne anlama gelmektedir. Öyle ya, madem sürekli aldatılıyor o halde bu insanın yönetme ehliyeti yoktur. Çünkü mevzu bahis olan vatandır, millettir. Fakat bütün aldatılmalara rağmen, millet hala aldatılanın arkasında ise, burada bir oyun bir oyun vardır.
İç içe geçmiş algı operasyonları ile karşı karşıyayız. Milletin zihin haritasını çözmüş olan operasyon grubu büyük tahribatlar oluşturuyor. Bu günler ayık ve uyanık olunması gereken günlerdir.