Mülteci, Terör, Ekonomi ve Seçim
Yine bu insanların isteklerine uygun kamp seçimi yapılıyor. Kendi istekleri ile bir kamptan diğer kampa gidip gelenler bile var.
Bir de pasaportları ile gelenler var. Bunlar ise Suriye'deki karışıklıktan dolayı göç edenler. Daha çok iş adamı hüviyetindeki bu kişiler ev tutuyorlar. Konuştuğumuzda hükümetin bombalama yapmadan önce bilgi verdiğini ancak ev ve iş yerlerinin zarar gördüğünü tedirgin bir hayat geçirdiklerini ifade ediyorlar.
ülkemizde Arap ülkelerinden gelen yüzbinlerce insan var. Bunlar kimi kayıtlı kimi kayıtsız. Mevcut konjonktürde bu kadar yoğun nüfus ve denetimsiz nüfus ülkemiz ekonomisini de güvenliğini de etkileyecektir. Hele önümüzdeki kış günlerini hesaba katarsak konunun vehameti daha da artmaktadır.
Mültecilere harcanan mali bütçe Türkiye'nin gücünü aşmıştır. Başka devletlerden destek de gelmemektedir. Sair yollarla Arap ülkelerinden gelen insanların parası bittiği zaman bu insanlar ne yapacaktır. Her iki grup için geçerli olan hazıra dağ bile dayanmaz gerçeğidir.
Kilis'te yaptığım incelemelerde ve yaptığım görüşmelerde Kilisliyi endişeli gördüm. Cephede olma psikolojisi içerisinde ki insanlar tedirginlik yaşıyorlar. AKP hükümetinin politikalarıyla huzur adası olan Kilis ve civarının geldiği nokta ortada. İnsanımız bir şokun sessizliğini yaşıyorlar.Çözümü sorduğumuzda tek tek parti başkanlarını masaya yatırıyorlar ve bu da olmaz bu da yapamaz diyorlar. Hatta bir CHP'li, ben sapına kadar CHP'liyim, ancak bu kadar çetrefilli sorunların içinden CHP de çıkamaz bu Kılıçtaroğlu'nun işi değil ifadesini kullanıyorlar.
Günümüzde bir fiili durum var. İnsanımız çözüm istiyor. Hem ekonomisinin rahatlamasını hem de terörün son bulmasını istiyorlar. İşte tam bu noktada bir tek Prof. Dr. Haydar Baş'ın sorunların üstesinden gelebileceğini ifade ediyorlar. BTP Genel Başkanı Sayın Baş'ın ekonomi modelinden insanlar haberdarlar. Bu modelin uygulaması olan "sosyal devlet milli devlet Projesi'ni duymuşlar. Sayın Baş'ın kimliği, mücadeleci yapısı, milletin birliği ve devletin bekası konusunda ki tavizsiz duruşu insanların takdirini topluyor.
Bugün seçim olsa ne olur dediğimde AKP'nin ciddi anlamda oy kaybedeceğini ifade ediyorlar. Ancak aynı kişiler seçim atmosferinde AKP'nin yeni bir toplum mühendisliği projesini devreye koyacağını ifade ediyorlar. Herkesin ortak kanaati AKP seçim başarısının temelinde hükümet olmanın nimetlerini kullanması ve halkın inanç başta olmak üzere hassasiyetlerini istismar etmesi.
Peki, bile bile halk nasıl böyle bir yanlışa kurban oluyor diye sorguladığımda vatandaşın
sürü psikolojisi ile hareket ettiği görülüyor. Bu iş için kadrolar oluşturulmuş ve basın yayın yoluyla ve hükümet imkânlarıyla sürekli canlı olarak tutuluyor. Adeta bir grup baskısı oluşturuluyor.
AKP'nin son seçimlerde aldığı oy ortalama %50. Yani iki kişiden birisi bu partiye oy vermiş. Gerçek bu, ancak etrafınızdaki insanlarla konuştuğunuzda verdikleri oyu saklama ihtiyacı duyuyorlar, niçin sürüden ayrılınca yaptıklarına kendileri de bir anlam veremiyorlar da ondan.
O halde bu hipnozdan milletin kendini kurtarması gerekir.
Yerelde seçimlerin konuşulduğu bu günlerde kulağımıza küpe yapmamız gereken karar verirken söze değil de öze bakmaları.