Müsilaj ‘Kanal İstanbul’ projesine karşı ekosistemin ikazıdır
Son aylarda Marmara denizinde görülen müsilaj (deniz salyası) hızla yayılıyor. Çevre, deniz üzerinden gözyaşlarını ve salyasını müsilaj olarak duyurmaya çalışıyor.
İnsanoğlu ve onun seçtiği yöneticileri çöplerini halının altına süpürür gibi atıklarını görünmez sandıkları denizin derinliklerine gömdüler. Bir, iki derken artık çevre deniz üzerinden kusmaya başladı. Denizde yaşam neredeyse bitme noktasına geldi. Çevre, insanoğluna artık -bana hayat yoksa sana da yok- diyor. Adeta son ikazını yapıyor.
Şu artık biliniyor, yaşanan adeta bir savaş ve maalesef savaşın kazananı yok. O halde insanoğlunun kendine çeki düzen vermesi gerekiyor. Ekosistemin kurallarına uygun davranılması gerekiyor. Doğal denge, ekolojik denge milyonlarca yılda oturmuştur. İnsanın tek taraflı çevreye müdahalesi ekolojik dengeyi bozacaktır. Dünya yaratıldığı günden bu güne oturan bir dengeden bahsediyoruz. Ekosistem atılan her adıma karşı cevap veriyor.
İnsan ile çevre arasında sürekli bir ilişki vardır. Bu birikici bir etki yapar. Neticede kazanına ne konursa kepçene o çıkacaktır. Bir başka çevre sorunu olan Küresel ısınma da insanoğlunun eseridir. Bilim insanları, eğer 10 sene içinde küresel ısınma durdurulamazsa, geri dönüşü olmayan küresel yok oluşun başlayacağını ifade ediyorlar. İnsanların göçleri, eriyen buzullar sonucu hayvanların ölümü, kentlerin su altında kalması, iklimin aşırı ısınması veya soğuması bütün bu yaşadıklarımız iklim krizinin sadece bir fragmanıdır. Yaşanacakların ip ucudur.
Son dönemde yaşanan kovid-19 pandemesi de bir yönüyle çevrenin yok kabul edilmesi ve insanoğlunun bencil davranışının sonucudur. Dünyada insanın yanısıra yaratılan diğer mahluklar vardır. İnsanoğlu hırsı ve bencilliği ile tek mahluk gibi davranınca denge bozulmaktadır. Bilim insanları çevrenin tahrip edilmesi, doğal dengenin yok kabul edilmesi ile bildiğimiz ve bugüne kadar bilmediğimiz birçok bitki ve hayvan türünün zarar gördüğünü ifade etmektedir. Bunun sonucunda ise bu canlıları konak olarak kullanan virüslerin yaşamını devam ettirebilmesi için yeni ev sahipleri aradığını ve yeni hastalıkların ortaya çıktığını ifade etmektedir.
İşte Kanal İstanbul projesi ile de bu sonuç ortaya çıkacaktır, ekosistem tahrip edilecektir. Bilimsellikten uzak, siyasi söylemler günlük algıyı yönetir ancak korkunç sonucu değiştirmez. Müsilajın verdiği mesaj alınıp ekolojik dengeye yani birlikte yaşamanın koşullarına uyulduğu zaman müsilaj geri adım atacaktır. Ancak çevreyi, ekolojiyi yok sayıp tek adam siyaseti uygulandığı zaman ortaya çıkacak felaket özelde bizim coğrafyamızı genel anlamda ise insanlığı tehdit edecektir.
Yaşadıklarımızdan ders çıkartmak zorundayız. Aksi takdirde ürünlerin ve nesillerin mahvolması an meselesi olacaktır. Bütün bu ikazlara karşı kör ve sağır olmak insanlığın kayıp hanesine yazılacaktır. Üstelik geri adımı mümkün olmayan…