‘Nas’ mı dediniz, gelin konuşalım
Türk lirasının döviz karşısında değer kaybedişi hız kesmeden devam ediyor. Ekonomiden sorumlu kurmaylar, hükümet ve cumhurbaşkanı sanki ortada bir sorun yokmuş gibi davranıyorlar. Sanki onların bir sorumluluğu yok, sanki suçlu olan vatandaş tüccar esnaf sanayici gibi davranıyorlar. Sanki yurt dışı merkezlerin bir saldırısı var da sonuç ona bağlı gibi konuşuyorlar. Hatta ekonomik bir kurtuluş savaşından bahsediyorlar. Peki, onlarca yıldan beri direksiyonu elinde tutan iradenin yaklaşımı böyle mi olmalı. O halde bugüne kadar saya saya bitiremedikleri icraatları, renkli rüyalardan ibaretmiş. Üstelik bunlar parlamenter sistem ile de tatmin olmayıp, sapsız armut, çöpsüz üzüm misali başkanlık istediler ve sistemi değiştirdiler. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın cansiperane mücadele ederek ‘hayır’ dediği ve demokratik krallık olarak tanımladığı başkanlık sistemini, 24 Haziran cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinin ardından uygulamaya geçirdiler. Bakanlar Kurulunun yapısını da değiştirdiler. Yürütmenin başına cumhurbaşkanı geçti. Bakanlar Kurulu değil, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görev almış oldu. Her ne kadar özerk de olsa Merkez bankası başkanının sürekli değiştirilmesi, bu kurum üzerindeki siyasi vesayeti de göstermektedir. Yani demek isteriz ki, yaşananların muhatabı Sn. cumhurbaşkanıdır.
Peki, cumhurbaşkanı Erdoğan her faiz indiriminde döviz karşısında TL’nin değer kaybedeceğini bile bile faiz indirimine niçin gitmektedir. Para piyasalarında yaşanan deprem, TL’nin alım gücünün azalması psikolojik, sosyolojik çalkantılara çanak tutmaktadır ve bir milli güvenlik meselesidir. Bütün buna rağmen niçin ısrarla bu yapılıyor. Elbette bunun açıklanacak çok sebebi vardır. Bu yolla saatler içerisinde adres değiştiren para hareketi hakkında çıkan haberler mutlaka ilgili kurullar tarafından araştırılmalıdır. Bu makalede konunun bir başka yönüne dikkat çekmek isteriz. Erdoğan'a göre bu uygulama nas gereği imiş. Nedir nas? nas ayet demektir, Allah'ın emri demektir. Sn. Recep Tayyip Erdoğan AK Parti grup toplantısında bakın ne diyor, "nas ortada sana bana ne oluyor" bunu duyanlar da derki ne büyük iman bu. Hele AKP’nin arka bahçesi gördüğü dindar kesim için itiraz edilemeyecek bir yaklaşım bu. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değil. Erdoğan'ın din diye bir derdi yok. Madem söz konusu olan din, o halde dini literatüre göre cevap vermek gerekir. Deriz ki, çoğu haram olanın azı da haramdır. Madem zina suçtur, ha bir kişiyle bu cürüm işlenmiş ha birden çok kişi ile; bir farkı var mı? Bu yaklaşım olsa olsa ‘bir kereden bir şey olmaz’ felsefesidir. Faiz uygulaması da bunun gibidir. O halde Erdoğan bizzat kendi kendisi ile paradoks içindedir. Ayrıca Erdoğan'ın iktidarı boyunca yaptığı diğer icraatlere baktığımızda nas'ı esas almadığı Avrupa birliği talimatlarına göre veya başka başka düşüncelerle hareket ettiği görülecektir.
Dinlerarası diyalog çalışmalarına verdiği katkı, İslam dışı icraatlarının ana başlıklarından olmuştur. Mesela bazı camiler hem cami, hem kilise olarak hizmet vermektedir. AKP döneminde ilk defa kilise imarı için yer tahsis edilmiştir. İlk defa bu hükümet döneminde camiler kiliseye çevrilmiştir. Din dersi kitaplarından Kelime-i Tevhid'in ikinci kısmı olan "Muhammedün Resulullah" çıkarılmıştır. İmar Kanunu'nda yapılan değişiklikle "cami" ifadesi "ibadethane" olarak değiştirilmiştir. Bundan sonra mahalle aralarında 70 bin kilise evi açılmıştır. Erdoğan, bismillah diyerek kilise kurdelesi kesmiştir. İçişleri Bakanlığı'nın 2006 yılındaki 2227 sayılı kararı ile nüfus kâğıtlarından 'dini İslam' ibaresi kaldırılmıştır. Hatta bu batıl dinlerarası diyalog çalışmaları zemininde, FETÖ hareketi yaşam alanı bulmuş ve paralel yapı haline gelmiş, zararı daha uzun yıllar sürecek devlet ve millet düşmanlığı yapmıştır. AB mevzuatına uygun Türk Gıda Kodeksi'nde, domuz eti satılabilir kasaplık et olmuş, satışı serbest bırakılmıştır. AKP döneminde 2005'de yapılan TCK değişikliği ile zina suç olmaktan çıkarılmıştır. Daha neler neler...
AKP'nin İslam dinine yönelik tahribatları, hiçbir iktidar döneminde söz konusu olmamıştır. Yapılanlar ‘nas’ı az bir şey karşılığında satmak değil midir? Sn. iktidar inançlarımız ile oynamaktan vazgeçmelidir. Dinimiz İslam, bağımlı icraatlerin kılıfı olmayacak kadar kutsaldır, saftır, berraktır, kuşatıcıdır. Bu böyle biline.