Niçin kandırılıyorsunuz
Bir nefis muhasebesi yapmanın zamanıdır.
Başkaları din yaftasına aldandı, oysa Haydar hoca ve kadrosu aldanmadı,
Başkaları sermaye karşısında kandırıldı, oysa Haydar hoca ve kadrosu yeri geldiğinde bedel de ödeyerek FETÖ ve avenesine karşı mücadele verdi.
Başkaları güç karşısında sessiz kaldı, oysa Haydar hoca ve kadrosu bütün imkânlarını seferber ederek milleti, bürokrasiyi ve siyaseti ayıktırmaya çalıştı.
Atatürk din dışı ilan edildiğinde, ayrılık unsuru olarak kullanıldığında, tek başına Atatürk’e Haydar hoca ve kadrosu sahip çıkmadı mı, tarihi vesikalarla Atatürk’ün kutlu Ehl-i beyt nesli olduğunu, Atatürk’ün devlet demek olduğunu, bağımsızlığın teminatı olduğu tespitini yapmadı mı, nihayetinde Atatürk ile milletin arasını bulmadı mı?
Bu örnekleri arttırmak mümkün, bütün bu gerçeklerden dolayı şapka çıkartmak gerekmez mi?
Haydar hoca ve kadrosu “Dini bütünlüğümüz milli bütünlüğümüzün teminatıdır” tespitini yapalı 20 sene oldu. Üstelik hala kim dindar, kim din maskesini kullanıyor, bunu örtmeye çalışanlar var.
…
Bu ülkede ağızlarda pelesenk olmuş -kandırıldık- diye bir kelime var. Kandırılmanın mağduriyet diye pazarlandığı bir dönemden geçiyoruz. Oysa devletin ve milletin kaderini elinde tutan iradenin kandırılma diye bir seçeneği yoktur. Düşünün ki bir firma sorumlusu alış-verişte sürekli kandırılıyor; bu işyeri ne kadar ayakta kalabilir.
O halde kandırılmamak için oturup kandırılmanın sebeplerini bulmak gerekir; aksi halde tarih yeniden tekerrür edecektir. Bir ülke düşünün ki aralıklı olarak yönetime el koymak için darbe yapılır veya kalkışmada bulunulur. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bizim bölgemiz maalesef böyle bir kader yaşıyor. Bir kere yaşadıklarımızın Büyük ortadoğu projesi (BOP) kapsamında yaşandığını bilmemiz gerekir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika, BOP’un kapsama sahasında. Dikkat edilirse buralar Arz-ı mev’ud kabul edilen topraklar. BOP ve Arz-ı mev’ud içiçe girmiş ortak projelerdir.
Şunu çok rahat söyleyebiliriz, ülkemizde gizli- açık dış güdümlü uçan her kuşun her kanat çırpışını, BOP ve Arz-ı mev’ud penceresinden değerlendirmek gerekir.
…
Hükümet darbe girişiminden bu güne kadar fetö ile ciddi anlamda mücadele ediyor. Elbette organizasyona katılan, suça iştirak eden herkes suçunun cezasını en ağır şekilde çekmelidir. İşin çapı iyi kontrol edilmelidir. Ancak hükümetin adımları sadece tetikçiler seviyesinde kalmıştır. İlk günden beri ifade ettiğimiz konu ‘azmettirici kimdir?’ bunun bulunması gerekir. Darbeyi besleyen vasatın kurutulması gerekir. Bu konuda hükümet ne yapmaktadır. Hükümet maalesef bu konuda tutuk davranmaktadır.
Şu da bilinmelidir ki, darbe girişiminden hareketle sureti haktan görünerek hükümeti ve kamuoyunu yönlendirmek isteyen, dini ve milli bütünlüğümüze kastetmeye çalışanlarında maskesi düşürülmelidir.