Pandoranın kutusu
Başbakan Davutoğlu’nun TBMM’ndeki oylamaya katılmaması, bugünün koşullarından gösterdiği bir tepki idi.
Ancak oylama ile Pandoranın kutusu açılmış oldu.
Oylamanın hemen ardından iki türlü açıklama geldi. Birincisi Cumhurbaşkanı tarafından konuşanlar. Bunlar Yüce Divan kapısını açmak için evet diyen AKP’li vekilleri hain ilan ettiler.
Başbakan gibi düşünenler ise, firelerin doğal bir sonuç olduğunu söylediler.
Sebepleri ne olursa olsun artık açıkça bir iç çatışma başlamıştır.
Bu çatışma kaçınılmazdır. 12 yıllık iktidarları döneminde terörün arttığı, ülkenin bölünme ve parçalanma noktasına geldiği, ekonomik krizin zirve yaptığı, cari açığın tarihinin en üst seviyesine çıktığı bir dönemde, hükümetlerin düşmesinden daha doğal ne olabilir ki. Türk siyasi hayatı bunun örnekleri ile doludur. AKP hükümeti zaten uzatmalı bir hükümet. Basın yayını kullanmaları, devlet gücünü arkalarına almaları, algı yönetimi ve kurdukları korku imparatorluğu ile bugünlere kadar geldiler. Bu zaman zarfında her türlü istismar da yapıldı. Özellikle değer yargıları ile oynanması, dinimiz İslam adına bizzat İslam'a ve Müslümana zarar verilmesi, mazlumun ahının alınması gırla gitmiştir. Yolsuzluk ve adam kayırmada zirve yapan hükümetin iktidar süresinin uzaması şahsi çatışmaları ve menfaat hesaplarını da kaçınılmaz olarak ön plana çıkartmıştır.
Ekonominin geleceği nasıl olacaktır
Batılı dünya ile entegre olmaya çalışan bunu stratejik hedef olarak gösteren AKP hükümetine manşet olacak gelişmelerden bahsedelim.
Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Rusya'ya Ukrayna krizi gerekçesiyle uygulanan yaptırımları ağırlaştırılmanın hata olduğunu ve Avrupa'nın istikrarını bozduğunu söylemektedir. (Alman Die Welt)
Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 2015 için oldukça karamsar. WEF'in hazırladığı raporda, iç çatışmalar, devletlerin çökmesi, işsizlik gibi ciddi siyasi ve ekonomik sorunların yaşanacağı riskli bir 18 aylık sürece giriliyor.
Avrupa'nın büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirten Merkel, Euro Bölgesi'ndeki krizin henüz üstesinden gelinmediğini ifade etmektedir.(Dünya Ekonomik Forumu (WEF), 2015)
Geleceklerini siyasi ikballeri üzerine kuranlar bir taraftan yolsuzluk yapmak, diğer taraftan bunların bir kısmını seçmene dağıtmak üzerine hesap kurmuşlardır. Ancak bu yol kapalıdır. Bırakınız işyerlerinin iflas etmesi devletlerin çöküşü yaşanmaktadır.
Rusya 2005 yılında beri Prof. Dr. Haydar Baş beye ait olan Milli Ekonomi Modeli ile tanışmış ve modelle ilgili kanunlar çıkartarak ekonomisini güçlü hale getirmiştir. Sadece kendisi değil, BRICS devletleri ve Şangay devletlerinde de Milli Ekonomi Modelini kısım kısım uygulamaya başlamıştır. Rus devleti Prof. Dr. Haydar Baş beyi Rus Meclisi Duma’ya davet ederek dinlemişlerdir.
Sonuç da ABD’nin ve batının İslam âlemi üzerinde ki yıkıcı ve işgal edici saldırıları karşısında, Rusya kalkan vazifesi görmeye başlamıştır.
Soros, “Avrupa, 25 yıl önce birleşiyordu, şimdi dağılıyor. Rusya, aksine güçleniyor” (Wall Street Journal) demektedir.
Önümüzde bir genel seçim vardır. Yapılması gereken sadece yanlışı ortaya koymak olmamalıdır. Bir yanlıştan diğer yanlışa gitmek hiç olmamalıdır. Yapılması gereken çözümü, projeyi, lideri ve kadrosunu desteklemektir.
O halde çözüm Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modelinin uygulanmasındadır.