Pandora’nın kutusu açıldı
Son günlerin en çok konuşulan konularından birisi zamlar. Zamlar içerisinde de en çok can yakan elektrik faturaları. Aslında sadece elektrik değil, dönüşümlü zamlanan mazot ve benzine yapılan zam, doğalgaz, temel gıda maddeleri derken a’dan z’ye her kaleme yapılan zam insanımızı çepeçevre sarmış durumdadır.
Peki, neden elektrik bu kadar etkili oldu. Bu konuda bir deneyden bahsedeyim. Kurbağayı su dolu tencerenin içinde kısık ateşin üzerine koyduğunuzda su kaynama noktasına geldiğinde kurbağa haşlanacak ve ölecektir. Oysa kurbağayı sıcak su dolu bir tencereye koyacak olursanız kurbağa sıçrayıp sıcak sudan uzaklaşacaktır. Diğer kalemlerde günden güne, parça parça fiyatlar arttığı için vatandaş fakirliğe alıştı. Ancak elektrikteki %125'e varan zam vatandaşı uyandırdı.
Sebepleri üzerinde çok konuşuldu ve yazıldı. En çok suçlananlar elektrik dağıtım şirketleri. Bu şirketlerin batık durumda olduğu, durumlarını kurtarmak için vatandaşın cebinden malum şirketlere sermaye aktarımı yapıldığı ifade ediliyor. Bu nereden çıktı diyeceksiniz. Bu şirketler kamudan elektriği alıp 3-4 katına halka satıyorlar. Al sana tam bir tekel. Hükümet ne bunun izahını yapabilir ne de diğer özelleştirme adı altında halkın malının nasıl peşkeş çekildiğini… Evet, yaşananlar hiç de hoş değil. Ancak halkın algı sarhoşluğundan uyanmaya başlaması iyi bir gelişme. Artık insanlar fakirleşmelerinin sebebinin kötü ekonomik yönetim olduğunu, bunun da ekonominin iyi yönetilemediğinden kaynaklandığını anlamaya başladı. Yönetimin ise 20 yılı aşkın zamandan beri Erdoğan hükümetleri tarafından icra edildiğini görmeye başladılar.
Bir adım daha atalım. Zamların artan vergi ve cezaların sözün özü fakirliğin temelindeki sebep Türk lirasının döviz karşısında süratle değer kaybetmesidir. Hükümet bunu örtmeye çalışarak pahalılığın faturasını bazılarına ihale etmeye çalışsa da artık bu tutmaz. Bir aralar marketlerde fahiş fiyat var dendi. Baskınlar yapıldı, incelemeler yapıldı, cezalar vuruldu. Diyelim marketler bu ücretleri bilerek yükselttiler. Peki, pazarlara ne diyeceksiniz. Pazardaki gıda fiyatlarını söylemeye gerek yok ancak örnek olsun diye bir ikisi kalemi yazayım. Salatalık 35 TL, domates 17, biber 22 patlıcan 25, karnabahar 25, brokoli 30, 1 demet sarımsak 1 demet soğan 2 demet maydanoz 2 demet dereotu 38 TL.
Ülkemizde %60’lık kesim asgari ücret ile geçiniyor. Ocak ayında 4253 TL. olan asgari ücret eridi gitti. Türk-İş'in Ocak 2022 açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre açlık sınırı 4.250 TL ile yeni yılın ilk asgari ücretine yetişti! Yoksulluk sınırı 13.844 TL. Bekâr çalışanın yaşam maliyeti yeni asgari ücretin 1.338tl! üzerinde…
Artık evlerde tencereler boşaldı. Her gelen gün ise geçmişi aratıyor. Artık Pandora’nın kutusu açılmıştır; hükümetin icraatları sebep; fakirlik ise sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Çözüm Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın Milli Ekonomi Modelini (MEM) uygulamaktır. Tüketim eksenli model olan MEM ile tam istihdam, gelir dağılımında denge ve ekonomide sürekli büyüme sağlanacaktır.
Başkada yolu yoktur.