Paris’ten İstanbul’u seyretmek
Paris turizm şehri… Ziyaretçilerin yoğun olarak geldiği yerleri görebilmek için hem yüksek miktarda para ödemeniz gerekiyor, hem de saatlerce beklemek zorundasınız.
* * *
Şehrin ana özelliği adeta Paris’in içini ağ gibi dolaşan Seine nehri. Nehir çok fonksiyonlu olarak değerlendiriliyor. Ulaşım, spor, eğlence ve etrafında kurulan yapılar şehre güzellik katıyor. Şehir tarihi ve modern dokuyu iç içe barındırıyor. Merkezdeki yapılar, caddeler asırlardan beri özelliklerini koruyor. Ayrıca genişleyen şehre oldukça modern binalar da kurmuşlar. Bunların dışında ise banliyöler var. Buralarda sakin ve daha ekonomik hayatı tercih edenler ikamet ediyorlar.
* * *
Ulaşımın çoğunluğu şehrin altındaki tünellerle gerçekleştiriliyor. Metro hattı sayısı onun üzerinde. Şehre baktığınızda, trafiğin can sıkıcı sonuçlarını görmüyorsunuz ancak şehrin altına indiğinizde yoğun bir hareket olduğu hemen görülüyor. Toplu taşıma ile istediğiniz her yere gitme imkânınız var. Metro ve tren hatları sürekli hareket halinde... Genellikle oturarak seyahat etme imkânınız var.
* * *
Şehrin alışveriş merkezlerine gittiğinizde karşınızda hep tanıdık markalar var. Dünya küresel bir köy olmuş durumda. Üstelik uluslararası markalar, dünyanın neresine giderseniz gidin fiyatları birbirine çok yakın.
* * *
Buraya kadar hepsi tamam... Paris kendi içinde güzel bir şehir ancak ister istemez ülkemiz ile mukayese ediyorsunuz. Diyebilirim ki, coğrafi olsun, tarihi açıdan olsun İstanbul ile asla mukayese edemezsiniz. İstanbul bambaşka bir şehir... Ancak şehre katılan katma değer açısından çok çok gerilerdeyiz. Bir kere İstanbul hala ulaşım sorununu halledememiş durumdadır. Tarihi ve coğrafi güzelliklerimiz hala olması gereken katma değeri oluşturamamış durumdadır.
* * *
Bir de bahsetmem gereken bir konu var. Paris denince hatıra ilk gelenlerden bir tanesi Disneyland. Disneyland, bir lunapark. Her yaş grubundaki adrenalin tutkunlarına hitap eden bir eğlence merkezi. Dünyanın her yanından ziyaretçileri var. Günün bitiminde çocukların idolü haline gelen çizgi film kahramanları bir geçit töreni yapıyorlar. Müzikler, danslar ve sevgi gösterileri eşliğinde yol alıyorlar. Dünyanın dört bir tarafından gelmiş seyirciler ortak tepki veriyorlar, çünkü aynı çizgi filmler dünyanın dört bir tarafında gösterim halinde.
Kısacası bizim çocuklarımız ve dünyanın çocukları bizzat Batılı ülkeler tarafından yetiştiriliyor. Duyguları, düşünceleri, idealleri, inançları hep kapitalist gayrimüslimler tarafından yetiştiriliyor. Bu sorunu çözmedikçe, çocuklarımızı millet adına devlet adına kazanmadıkça, büyükleri kazanmamız hiç ama hiç mümkün değildir.